Jimmy Carter eski ABD başkanlarından. 1977-81 yıllarında arasında görev yapmış. Jeneriklere de geçen Camp David anlaşmasının mimarı olarak biliniyor. Bush gibi Evanjelik bir Hıristiyan ve gelmiş geçmiş en dindar başkanlardan birisi (En dindarı açık ara ile şimdiki).
Emeklilik hayatını, kurduğu araştırma kuruluşu ve yazdığı kitaplarla değerlendiren Carter’ın geçtiğimiz kasım ayında yayınlanan kitabı “Filistin: Apartheid Değil Barış” ABD’deki Yahudilerin öfkesini çekti. Kitabın yayınlanmasından sonra Carter Merkezi Danışma Kurulu’ndan 14 kişi eski başkanın İsrail hakkında bilgisiz ve yanlı yorumlarda bulunduğu iddiası ile istifa ettiler. ABD medyasının büyük çoğunluğu kitabı ya görmezden geldi ya da kıyasıya eleştirdi. Demokrat Parti bile Carter’ın görüşlerinin partiyi bağlamadığı açıklamasını yapma ihtiyacı hissetti.
Carter kitabında İsrail’in işgal ettiği Filistin topraklarındaki politikalarının G. Afrika’daki ırkçı rejimin apartheid (ayırımcılık) politikalarından daha beter olduğunu vurguluyor. Ancak Carter’ın kitabının esas gürültü koparan kısımları ABD’deki Yahudiler hakkında söyledikleri. 30-40 senedir Filistin meselesine vakıf olduğunu söyleyen eski başkana göre ABD’de İsrail’in politikaları açıkça tartışılmıyor ve neredeyse hiç eleştirilmiyor.
Buraya kadar söylediklerimizin özü gayet açık: Siyonist politikaları eleştirirsen anti-semitik yaftasını kabulleneceksin. Amerikan başkanı da olsan bu böyle. Öyle mi acaba? O kadar basit değil işte. Birincisi, Carter, “Yahudi Lobisi” ifadesini kabul etmiyor. Yahudilerin, ABD’yi, bu lobi sayesinde parmaklarının ucunda oynattıklarını da… Özellikle kendi zamanına göre etkili olduklarını kabul ediyor ama o kadar. İkincisi, ABD’nin, İsrail’e olan desteğinin her samimi Hıristiyan için bir inanç meselesi olduğunu söylüyor. Kendisinin de ruhunun derinliklerinde hissettiğini ifade ettiği bu inancın ne anlama geldiği sorulduğunda ise çok basit bir cevap veriyor: “Eski Ahit okuyarak yetiştim ve hala da okuyarak istifade ediyorum.”
ABD’de Yahudi Lobisi’nin etkisi konusunda abartılı ifadeler kullanarak, birilerini çok büyütmenin ya da ABD kamuoyunun kolayca yönlendirilebilir moronlardan oluştuğunu söylemenin gerçeği bulanıklaştırmaktan başka bir anlamı yok. Eski Ahit (Tevrat yani) ile Yeni Ahit’ten oluşan İncil’le yetişen her Amerikalı, İsrail’i kutsal, halkını seçilmiş ve orada yürütülen mücadeleyi de Tanrı’nın kendi mesajını gerçekleştirme iradesi olarak görür ve görüyor da nitekim. Bu onlar için, bizim “Allah adın zikredelim evvela/Vacip oldur cümle işte her kula” gibi bir şey. İş o kadar ciddi yani.