Vakti evvelde bu mikyasta cehalet yoğ idi. Var idiyse de zi-ukul, “adam” telakki edildiğinden şol mübareklerin nasihatı kar iderdi. El-yevm ne nasihat makuldürür, ne de ehli-i irfan makbuldürür. Fakir, bu minvalde üzerime terettüp iden vezaif cümlesinden olmak üzere indimde zaruri olduğunu fehmettiğim, kavaid-i diniyyeye ve kavain-i şer’iyeye taalluk eden malumat arzedeceğim ki saaadet-i dareyne nasıl vasıl olunacağı gibi en mühim mevzu mechul kalmasın. İmdi, evvelen fakirin zamanında bize şol vechile talim idilürdü kim:
- İman nedir?
- Amentü billâhi ve melaiketihi ve kütübihi ve resulihi velyevmil ahiri ve bil kaderi hayrihi ve şerrihi minallahi taâlâ.
- İslâm nedir? - Eşhedü enlâ ilâhe illâllah lâşerike lelu ve eşhedü enne Mahammeden abduhü ve resulihi.
- Kimin zürriyetindensin?
- Adem aleyhüsselâm zürriyetindenim.
- Kimin milletindensin?
- İbrahim Halilullah milletindenim.
- Kimin ümmetindensin?
- Muhammed ümmetindenim aleyhis-selâtü vesselâm.
- Kimin mezhebindensin?
- İmam Ebu Hanefi-el Kûfî rahmetüllahî aleyh mezhebindenim. (Diğer mezahip de mükerrem ve müberradır)
- İmanın aslı nedir?
- Allahü taâlânın atâsıdır. Bununla kifayet olunsa bis-selâm nail-i meram olunur, müteellim ve melul kalınmaz inşaallah.