
Zamanın behrinde fes nam olunan serpuş Feshane deyu bir atölyede imal edilürdü. Şimdi nostalji deyorlar ya, bu mekanda yeniden bir nümayan olayum, artık bir hoş sadadan maada hükmü kalmamış tatlı havatırın tahatturu ile dil-i biçareme bir nebze telezzüz ettireyim deyu yola revan oldum. Vasıl olduğumda ne göreyim? Bir cümbüş bir cümbüş… Habeş diyarından mı kopup geldükleri meçhul üç kara oğlancık ortalık yerde cereyana giriftar olmuş gibi dahs edeyorlar. (Tashih yokdurur, ayağıyla tepinmek manasınadır) Meğer kim bu hip-hop deyü yeni bir tarz-ı musiki değil miymiş? Amma kim bunlar Müselman taifesinden olup, müziklerini ilay-ı kelimetullah aşkı ile yaparlar imiş. “Dervişin önüne gelen hayırdır” fehvasınca bir miktar tevaffuk edip, vukuatı “araştırmacı gazetecilik” mesleğine intisabım vechile bir tahkik edeyim dedim. Evvelen cümbüşe gelmekle sururlarına nihayet olmadığı hallerinden pek belli kısm-ı azamı civan olan temaşagerana atf-ı nazar itdim. İtmez olaydım? Zira orada muktezay-ı vezaifi unutup, himmet-i aliyeyi vatan ile melul ve mahzun oldum. Aziz kaari fakir çok mecalis-i ezkara devam itmişim ve dahi ışk-ı ilahi ile türlü türlü hallere giren ahbab-ı yarana tesadüf itmişim, velakin böyle “cısdık cısdık” ol kelime-i tayyibe-i mübarekenin veya ol kelime-i müncie-i lafzatullahın zikrini görmemişim. Ve minel garaib velacaib… Fesubhanallah. Bu ne işdürür? Ne mi yaptım aziz kaari? Şol yerden edeb-i fakiranemle savuştum tabii. Rast geldiğim ilk miskün ü fakire birkaç metelik ‘ata ittim kim şol kabus-u dehşetengizden beni ve yevm-i mübarekemi salim eylesin. Ve minellahisselame.