
Yoğunluğu arttıkça her şey gibi ölümler de katliamlar da olağanlaşıyor, sıradanlaşıyor insanın gözünde. Kan gölüne dönen, bombalı saldırıların günlük hayatın bir parçası haline gelen Irak’ta olduğu gibi.
Her ne kadar dünya kamuoyunun dikkatini çekmese de ya da Suriye’deki insanlık dramının gölgesinde kalsa da kelimenin tam anlamıyla felaketi yaşıyor Irak.
Sünnilerle Şiilerin birbirlerini katletme yarışı Irak’ı son sürat uçuruma sürüklüyor bir başka değişle. Son iki ay içinde bir Sünnileri bir Şiileri hedef alan bombalı saldırılar neticesinde 1500’e yakın Iraklının teröre kurban gitmesi Irak’ta yaşanmakta olan vahameti anlatmaya yetiyor aslında.
Suriye’de, Baas diktatörlüğüne hayat öpücüğü veren İran, Irak’taki bu vahim tablonun bir numaralı sorumlusu gösteriliyor Ortadoğu’daki siyasi analizlerde. Gerekçeleri de şöyle sıralıyorlar. İran, önce Acem oyunlarıyla milyonlarca İranlı’yı Irak vatandaşı yapmayı başardı. Böylece Irak’ı, İran’ın 35. vilayeti gibi yönetmesi için Maliki’yi başbakanlık koltuğuna oturtmaya muvaffak oldu. Maliki’nin İran’ın dümen suyunda yürüttüğü politikaları, sözüm ona terörle mücadele yasaları kılıfıyla Sünni politikacıları sindirmesi, nihayetinde ortadan kaldırması vs. gibi politikaları yüzenden Irak bugünkü kaotik ortamına sürüklendi.