Hz. Ömer (r.a) birgün arkadaşlarıyla yürürken yolu bir râhibin manastırına rastlamıştı. Hz. Ömer, manastırın yanında durup pencerenin altından:
“–Ey râhib, ey râhib!” diye seslendi. Râhib yukarıdan başını uzatıp baktı. Onu gören Hz. Ömer ağlamaya başladı. Hem râhibe bakıyor hem de ağlıyordu. Çevresindekiler:
“–Ey Mü’minlerin Emîri, bu râhib sebebiyle sizi ağlatan nedir?” dediler. Hz. Ömer (r.a) şu cevabı verdi:
“–Allah Teâlâ’nın, «Çalışmış fakat boşuna yorulmuştur. Kızışmış bir ateşe atılır» (el-Ğâşiye, 3-4) âyetini hatırladım. İşte beni ağlatan budur.” (İbnü’l-Cevzî, Menâkıb, s. 210)
Bazen insan yaptığı işin çok güzel ve doğru olduğunu zanneder ve o yolda her şeyini fedâ eder. Ancak yanlış yolda ilerlediğinden hakikatten hızla uzaklaşır. En çok kaybedenler de işte bunlardır. Âyet-i kerîmede şöyle buyrulur:
“De ki: Size, (yaptıkları) işler bakımından en çok ziyana uğrayanları bildirelim mi? (Bunlar) iyi ve güzel işler yaptıklarını sandıkları hâlde, dünya hayatındaki çabaları boşa giden kimselerdir…” (el-Kehf, 103-104)