Namazını kılmayı bırakalı yıllar olmuş ama ne hikmetse Müslümanlığın meyvesini yiyen yediği “dinci” yaftasından da kurtulamamış tiplerle o kadar çok karşılaşıyorum ki, bundan bıktım artık.
Hiç kimseyi beğenmeyip her şeyi eleştirenler kervanına katılmak istemem. O kervan aşırı kalabalık. Bir kısım güzel işleri yapamamamızda bu kimseleri beğenmezliğimizin fazlaca etkisi olduğuna inanıyorum.
Ama bu yazıda hiç mi hiç hoşuma gitmeyen bir güruhtan bahsedeceğim. Onlardan bahsetmesek olur mu diye çok düşündüm. Üslup değiştirip tatlı dille mi söylesem söyleyeceğimi dedim sonra.
“Allah biz Müslümanların namaz kılmasını ister!” desem ne kadar anlaşılır ki söylemek istediklerim. Biz de Müslümanız diyenlerin namaz kılmamasına çoktan alıştık. Onlar Allah’ı ve emirlerini inkar etmesinler, yeter!
Bilime iman etmiş havalarında pozitivistlik ile sosyalistlik arasında gezinen; Müslüman olmadığını söyleyemeyen ama olduğunu da kolay kolay söylemeyen ama her fırsatta İslam’la ilgili her şeyi yadırgayan, aşağılayan, küçümseyenlere de alıştık.
Onlardan da “dinsel ritüelleri” gerçekleştirmelerini beklemiyoruz elbette.
Muhafazakar olduğunu, diniyle barışık olduğunu her fırsatta ortaya koyan ama dini yaşama konusunda “toplumu rahatsız edecek”(!) herhangi bir girişimde bulunmaktan özellikle imtina eden sağcı tiplerin de namaz kılmamasını yadırgamıyorum artık.
Ekonomik koşullar ve kaygılar sonucu imamlık mesleği ile yaşamını sürdüren bir vatandaşın izinlerde namaz kılmamasını da anlarım. Adamın ilkesi değil, mesleği olmuş din. Tabii ki yaşamayabilir.
Ama İslamcı çevrede bulunanların namaz kılmamasına alışamadım.
Alışmaya da niyetim yok.
Bu ülkede birisine İslamcı denmesi, o kişinin üstünün çizilmesi için yeter de artar bir isimlendirmedir. Zannediyor musunuz ki İslamcıları eleştiren kimi İslamcı aydınlar, akademisyenler, İslamcılıktan kurtulamamış birileri, beğenmediklerinden İslamcı olmadıklarını söylüyorlar. İslamcı olduğunu söylemek zor geliyor.
Onlar gerektiğinde İslamcı olduklarını söylemezler, söyleyemezler. Gerektiğinde bunu dillendirmelerini bir kenara bırakın; kalkarlar İslamcılığa kulp takmaya çalışırlar.
Sen İslamcı değilsin, ben değilim, o değil; onlar değil; İyi de bu kadar saldırılan Müslümanlar kimler?!
O zaman hiç üzerimize almayalım. “Hakikaten ya, bu dinciler, İslamcılar çok kaba, çok sığ; bunlar rejimi yıkmak istiyorlar!” filan diye bir de biz vuralım.
İşte tam bu noktada İslamcı olduğumu söylemek zorunda hissediyorum kendimi.
Herkesin sattığı, ortada bıraktığı insanları ve kendimi bir de ben satmamalıyım.
İslamcılık bir nimet değil, bir külfettir. Bunu Ahmet Hakan dahi bilir aslında. Kimileri bir kısım dinsel gettolarda şahlar gibi yaşıyor olabilir. Buna rağmen dünyevi olarak getirisinden çok götürüsü olan bir yaklaşımdır İslamcılık.
Ben İslamcı adı verilen çevrelerin bu ülkenin ümidi olduğuna ilk gençlik yıllarımda karar vermiş biriyim.
Kendisini İslamcı olarak ister görsün, ister görmesin kimlerin, ne tarz insanların İslamcı, dinci, gerici, yobaz, mürteci, fundemantalist olarak yaftalandığını da az çok hissedebiliyorum Allah’a şükür.
Biliyoruz ki İslamcılık kaçılan bir şey.
Biliyoruz ki kamusal alanda hicab sahibi bir hanım olarak bulunmak imkansızlaştırılmaktadır.
Biliyoruz ki kamusal alan ibadetlerimiz için zorlaştırıcı bir yapılanmaya sahiptir.
Çalışan bir insanın öğle, ikindi ve yerine göre akşam namazlarına sadakatini sürdürmesi oldukça zordur.
Çalışan bir insanın çalıştığı iş yerinde namaz kıldığının anlaşılması çoğu zaman sıkıntılı bir durumdur. "
Adım çıkar" korkusundan azade yaşamak herkesin harcı değil.
Ama işte tam da bu noktada hiç bir şeyi iplemeden, Allah ile ilişkim ortaya çıkar diye korkmadan namazını ihmal etmeyenlere biz adam gibi adam diyoruz.
Namazını kılmayı bırakalı yıllar olmuş ama ne hikmetse Müslümanlığın meyvesini yiyen yediği “dinci” yaftasından da kurtulamamış tiplerle o kadar çok karşılaşıyorum ki, bundan bıktım artık.
Beş vakitte birini kaçırana hürmetle bakmak durumunda hissediyorum kendimi.
Sabah namazını kılmayan tasavvuf erbabı ile bile karşılaştım. Daha ne diyeyim?!!
Bazen “Asım, namazını kılmayan ama İslamcı görüntüler veren tiplerden yazı alma, onlardan bahsetme” dediğim oldu kendime.
Sadi’nin “namaz kılmayan adama borç vermeyesin” tavsiyesini dillendirdiğimde karşı çıkan, olur mu öyle şey canım, o eskidenmiş diyen dincilerle de çok karşılaştım.
Benim İslamcılık algımda namazsızın yeri yok!