
A. Yasin Demirci
Halkıyla barışık olmamaları, baskıcı, antidemokratik politikaları Arap yönetimlerinin sıklıkla dillendirilen en temel karakterleri. Arap kamuoyunda en çok eleştiri alan yönleri ise İslam dünyasının kanaya yarası Filistin sorunu karşısındaki acziyet içerisinde olmaları. Maruz kaldıkları her felaketin ardından Filistin halkının “nerede Arap yönetimleri” türünden serzenişlerini artık duymuyoruz. Çünkü bunun bir anlam ifade etmediğini onlarda gördüler. Bu serzenişlerin yerini artık beddualar almış durumda.
Ortadoğu`nun en temiz, en şaibesiz seçimlerinden zaferle çıkan Hamas yönetimi, ABD ve İsrail istiyor diye Arap yönetimleri gadrine uğratılmıştı. Hamas yönetimini başarısız bırakmak adına Filistin halkını açlığa mahkum eden ekonomik ambargoya Batı dünyası ile birlikte Arap yönetimleri de katılmıştı. Arap yönetimleri, tüm İslam dünyasınca tepkiyle karşılanan bu tavrını İsrail`in Beyt Hanun`da 14`ü çocuk 19 kişiyi katletmesinin ardından ancak değiştirebildi. Arap Birliği, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin İsrail’in kanlı Gazze operasyonunu kınamayı öngören karar tasarısının ABD tarafından veto edilmesinin hemen ardından Filistin`e uyguladığı ambargoyu kaldırma cesaretini gösterebildi. Dileğimiz o ki bu olumlu tavrı Arap Birliği`nin şahsiyetli politikalar oluşturma açısından dönüm noktası olur.