
Peygamber Efendimiz’in Son Nefesleri
Peygamber Efendimiz -sallallâhu aleyhi ve sellem-, yanındaki su kabına iki elini batırıp ıslak ellerini yüzüne sürdü ve:
“– Lâ ilâhe illallâh! Ölümün, akılları başlardan gideren ızdırap ve şiddetleri var!” buyurduktan sonra, elini kaldırdı, gözlerini evin tavanına dikti ve:
“– Ey Allâh’ım! Refik-ı A’lâ, Refîk-ı A’lâ (yüce dost, yüce dost)!..” diye diye Rabb’ine duyduğu aşk ve iştiyâkın tezâhürü olan nice hâtıralarla dolu bir ömrü ardında bırakarak bu fânî âlemden hakîkî âleme hicret etti. (Bkz. İbn-i Sâd, Tabakât, II, 229, 259; Belâzûrî, Ensâbu’l-Eşrâf, I, 565; Ahmed b. Hanbel, VI, 89)
Allah Dostunun Son Nefesi
Cüneydi Bağdadi Hazretleri vefat edecekleri gün çok korkulu ve üzgündür. Talebeleri bu halden çok ürkerler. Hatta içlerinden biri ‘Aman efendim, biz sizin şefaatiniz ile kurtulmayı ümid ediyoruz. Eğer siz bu kadar sıkıntı çekerseniz bizim halimiz nice olur?’ der.
-Ey dostlarım yetmiş yıllık ibadetimi kıldan ince bir ipe astılar. Kâh o yana, kâh bu yana sallanıyor ve ben bu esintinin kabul yeli mi, red rüzgârı mı olduğunu bilemiyorum.
Talebelerinden biri vefatından sonra onu rüyasında görür. Merakla sorar:
-Efendim, Allah-ü Teâlâ size nasıl muamele etti?
-İlim ve marifet dolu sözlerimin hiçbir faydası olmadı. Sadece gece kıldığım namazlar imdadıma yetişti.
Megaloman Olarak Yaşamak ve Ölmek
Hayatı boyunca bir megaloman olarak yaşayan ve gözünü kırpmadan Roma’yı cayır cayır yakan adam olarak tarihe geçen imparator Neron’un son sözü hayat felsefesini tamamlayıcı bir cümle olarak zihinlerde kalmıştır: ‘Dünya büyük sanatkârı kaybediyor.’
Ak Yüzlü Son Nefes
“Her dünyâya gelen, vakti, saati, sayılı nefesleri tamamlandıktan sonra ebedî âleme intikal edecektir. Ne mutlu o kimseye ki, hayatını Hakk yolunda ifnâ etmiş ve yüzünün akıyla âhırete göçmüştür!.. Fakir de, bu husûsu nasîbim derecesinde bilebildiğim hâlde lâyıkıyla kulluk edemedim. Pîr-i fânî olduğum hâlde kendime çeki düzen veremedim. İslâm büyüklerinin şuurlu ve şerefli hayatlarını okudum, lâkin nefsimde tatbik edemedim. Hatâlarla dolu bir ömürden sonra Rabb’imiz Teâlâ Hazretleri’nin huzûruna ancak mağfiretini umarak gidiyorum. Çünkü O, Rahmân’dır, Ğaffâr’dır.”
Ölümün Rengini Bilir misiniz?
“Oğul, herkesin ölümü kendi rengindedir, insanı Allâh’a kavuşturduğunu düşünmeden ölümden nefret edenlere, ölüme düşman olanlara, ölüm korkunç bir düşman gibi görünür. Ölüme dost olanların karşısına da dost gibi çıkar.” (Mevlana)
Ölmeden Önce Mezar Kazdırmak Caiz midir?
Son zamanlarda İslamî soru-cevap sitelerinde sıkça karşılaştığımız bir sorudur bu. Bazıları ölüm tefekkürü sebebi ile olsa da çoğu insan mezarlıkta yer bulamama endişesi ile böyle bir çabaya düşmüştür. Onlara o kelam-ı kibârı hatırlatmakta yarar var: “Kendine mezar hazırlama, kendini mezara hazırla!”
Sana Geliyorum Rabbim! 
“Adapazarı’nda bir müezzin efendi, muhterem pederim Mûsâ Efendi’nin bir ziyaret sohbetine, öğle namazındaki vazifesini ikmâl ettikten sonra gelmekte iken, bindiği bisikletle kendisine yanan yeşil ışıkta yolun diğer tarafına geçmektedir. Bu esnâda çok hızlı gelen ve ona yanmakta olan kırmızı ışıkta duramayan bir başka araç, çok süratli olarak müezzin efendiye çarpar. Çarpmanın şiddetinden ötürü müezzin efendi havalanıp yere düşerken son nefesinde bu dünyaya âit son ifade olarak hem çarpan şoför hem de yol kenarındakiler tarafından da duyulmuş olan şu cümleyi sesli ve iştiyaklı bir edâ ile haykırır:
“Sana geliyorum Rabbim!..”
İşte bütün mesele, ömrü, son deminde sürûr ve huzurla Allâh’a götürebilmek, yâni herkesin korkulu rüyası olan o demde sevinç duyarak: «Rabb’im, sana geliyorum!..» diyebilmektir… Cenâb-ı Hak, cümlemize bu bahtiyarlığı nasîb eylesin! Âmîn!..”
(Osman Nuri Topbaş hocamızın Son Nefes isimli kitabının tamamına internet üzerinden ücretsiz ulaşabilirsiniz. http://sonnefes.darulerkam.altinoluk.com)
Sami Efendi Her Daim Abdestliydi
Sami Efendi Hazretleri, her nefesinin son nefesi olabileceği düşüncesiyle daima abdestli bulunmaya ve abdest üstüne abdest almaya büyük itina gösterirdi. Nitekim muhasebesini tuttuğu bir zatın tespitine göre, Sami Efendi defterleri abdestli yazardı. Yazma işi bitince defterleri kaldırır, abdest alır, biraz Kur’ân okurdu. Az sonra ezan okununca bu sefer namaz için tekrar abdest alırlardı.
Onur Ünlü Bir Başka
Onur Ünlü “Resulullah ile benim aramdaki farklar” isimli şiirinde annesinin son nefesini verişini, son anlarındaki bakışını, kendisinin ölüme karşı dirayetsizliğini anlatmıştır.
“Resulullah olsa ona bunları söylesem o bana gülümserdi; o bana gülümserdi ben ona derdim ki, anam babam yoluna feda olsun ey Allah’ın Resulü; fakat şu koca melek, annemin gırtlağını sıkıyor, bir şeyler yapamaz mıyız?”
Yavuz Sultan’ın Son Nefesteki Cevabı
Hayatı muhteşem zaferlerle dolu olan Yavuz Sultan Selim’in son anlarında yanında Hasan Can vardır. Yavuz, Hasan Can’a sorar:
- Hasan bu ne hâl?
- Şimdi Allah ile birlikte olma zamanıdır sultanım!
Yavuz Sultan’ın cevabı oldukça düşündürücüdür.
- Bre Hasan, sen bunca zamandır, bizi kiminle bilirdin?!
Yavuz Sultan Selim’in konuşmaya mecali kalmamıştır. Mushaf-ı Şerif’i işaret eder. Hasan Can güzel sesiyle Yasin-i Şerif’e başlar. Okumaya başlamasıyla yüzünde huzurun izleri halelenir. Sonra latif bir tebessüm yayılır etrafa. Koca Sultan belki de ilk kez böyle tebessüm eder dünyaya.
İnsanların Beş Keşkesi
Bronnie Ware isimli Avustralyalı yazar “Ölmek üzere olanların en yaygın 5 pişmanlığı” isimli kitabında, insanların hayatlarının sonuna geldiğinde en fazla pişmanlık duyduğu konuları şöyle sıralıyor:
1- Başkalarının benden bekledikleri yerine, keşke kendi istediğim hayatı yaşayacak cesaretim olsaydı.
2- Keşke bu kadar çok çalışmasaydım.
3- Keşke duygularımı açıklayacak cesaretim olsaydı.
4- Keşke arkadaşlarımla ilişkimi kesmeseydim.
5- Keşke daha mutlu olmama izin verseydim.
Tolstoy Mutsuz mu Öldü?
Lev Tolstoy ve karısı Sofya’nın 50 yılı bulan beraberliği bugüne dek edebiyat tarihlerinde ve biyografilerde hep “bedbaht” bir evlilik olarak nitelenmişti. Çoğumuz, Tolstoy’un son günlerinde karısından kaçmak için bir istasyona sığındığını ve son nefesini orada verdiğini biliriz. Lakin Tolstoy’un karısı Sofya’nın hayatını anlatan Sophia Tolstoy adlı biyografi bu efsaneyi sona erdirdi. Kitap, Tolstoyların hiç de anlatılageldiği gibi mutsuz bir evliliklerinin olmadığını ve Sofya Tolstoy’un bilinmeyen portresini belgelerle gün yüzüne çıkarıyor. Ailenin 16 çocuğu olmuştu ve Tolstoy’un pek çok eserini karısı elleri ile temize çekiyordu. Tolstoy’un son nefesini mutlu mu mutsuz mu verdiğini dünya bu eseri okuyunca öğrenecek.