
Sait Aktaş / Genç Haber Merkezi
Bilmem farkında mısınız? Ya da farkında olmayan var mı, şeklinde sorayım. Ortadoğu coğrafyasının önemli ülkelerinden biri, aynı zamanda sınır komşumuz olan Suriye, yaklaşık iki yıldır iç savaş ortamında. Evet, iki seneyi buluyor olayı başlatan cereyan.
Bilindiği üzere iki sene evvel “Arap baharı” adı altında halk ayaklanmaları ve dikta rejimlerine son vermek amacıyla sürdürülen hareketin göbeğindeki ülkelerden biri de Suriye idi. Baas Partisi lideri Beşar Esad’a karşı yürütülen eylemler Dünya gündeminde geniş yankılar uyandırdı.
Peki, neler oluyordu Suriye’de? İki yıldır devam eden bu olaylarda binlerce insan hayatını kaybetti. Yaşayanlar da güç bela hayatlarını sürdürüyorlardı. Söylediğimiz sözler başkaları tarafından kaç defa söylendi, şeklinde düşünceler gelişebilir. Biz, o coğrafyadaki vahşeti, insanlık ayıbını hangi sözle anlatmaya kalksak yavan gelecek nasıl olsa. Ama gazeteci kardeşlerimiz Adem Özköse ve Hamit Coşkun’un sadece belgesel çekimi için gittikleri Suriye’de iki ay kadar bir süre esir olarak kalması bile oradaki durumun ne olduğunu göstermeye kafidir.
Bu durum ne zamana kadar sürecek? Şimdilik soru işareti, üstüne aydınlatıcı ufak bir ışık da yok. Suriye halkının muzafferiyetini diliyoruz. Umarız ki bu vahşet, en kısa sürede tamamıyla sona erer.
Yukarıda anlattıklarımdan yola çıkarak durum anlaşılmıştır herhalde. Bu anlattıklarımıza ek olarak yazar İsa Yılmaz bu insanlık dramını “Kral Ölünceye Dek” adlı romanıyla anlatıyor. Bu eser Suriye olayını anlatan ilk eser olarak da büyük önem arz ediyor. İsa Yılmaz, kitabını olayın birinci tanıklarının anlatımlarından derleyerek bir roman haline getirmiş. Biz Suriye’de anlatılanları dışarıdan bir izleyici olarak aktarıyoruz. Bu da yapılması en kolay iş zannımca... Olayı bizzat şahitlerin gözüyle izlemek için “Kral Ölünceye Dek” müracaat edilecek önemli kapılardan biri. En azından şimdilik... Romandan küçük bir bölümü sizlerle paylaşıyoruz:
"Suriyede savaş, tüm nefretiyle sürüyordu. Üç kişiden biri, ölmüş, öteki, ülkeyi terk etmiş ve biri de özgürlük için direniyordu. Duvarlara yazı yazan çocuklar öldürülmüştü. Sprey boyalar yasaklanmıştı. Kral böyle buyurmuştu. Onun askerleri vardı. Mesela onlardan biri, nişanlısı Lara’ya kavuşmak için yüz insanı öldürmeli ve onların kulaklarını kesip toplamalıydı. Lara`ya haber salmıştı: Sen ona de ki, demişti, sonsuz büyüklükte bir savaş çıksa bile, sonsuza dek uzasa bile, o savaşta ayaklarını ve gözlerini kaybetse bile dönecekmiş. Senin için mutlaka dönecekmiş sonsuzun birinde..."