
Fatma Büşra Işık
İnsanlık tarihinde en çabuk gelişme gösterip en fazla yeniliğe sahip olmasına karşın hala keşfedilmemiş çok fazla şeye sahip olan tek bilim şüphesiz ki biyoloji. Diğer temel bilimlerle kıyaslandığında; kimya tartışmasız hayatın tam orta yerinde duran ve her alanda karşımıza çıkan, ancak yenilikleri kolay kolay olmayan bir bilim dalıdır. Kimya alanında verilen Nobel ödülleri bile genelde biyologlara ve biyoloji çalışmalarına verilmektedir. Fizik alanına baktığımızdaysa, neredeyse yüz yıldır bu alanda bir yenilik yoktur. Ancak biyolojiye baktığımızda, DNA’nın yapısının keşfi bile çok yakın bir tarihte (1953) olmasına karşın şuanda teknolojinin de yardımıyla gelinen nokta tahmin edilenin çok çok üstünde. Yapılan çalışmalar biyologları ilgilendirmekle kalmayıp mühendislerle de ortak çalışma alanları oluşturuyor, onlar sayesinde yeni cihazlar üretiliyor ve son teknolojiyle maliyet en aza indirilerek herkesin kolaylıkla satın alabileceği ürünler yapılmaya çalışılıyor. Öyle ki; şu anda evinin garajında, odasında bilgisayar başına oturmuş hacker genç figürü yerini kendi kurduğu laboratuarında çalışmalarını sürdüren “amatör genetikçiler”e bırakmış durumda. Ya da yazılımcıların tabiriyle “biohackerlar”. Bu ismin sebebi ise yazılım kodu yerine DNA koduyla oynamaları.
Özellikle moleküler biyolojide kullanılan malzemelerin ucuzlamasıyla bu hareket hızla gelişti ve laboratuarlardan çıkıp evlere girebilecek hale geldi. Sonrasında ise bu amatör biyologlar birbirleriyle iletişime geçip workshoplar yapmaya, ardından işi daha da ilerleterek amatör laboratuarlar kurmaya başladılar. Genespace, Biocurious, Bosslab bunlardan sadece birkaçı. Bu mekanlar sayesinde biyolojiye ilgisi olan herkes lisans şartı olmaksızın istediği deneyi gerçekleştirebiliyor, çalışmalarını sürdürecek ortama sahip olabiliyor.
Bundan 20-30 yıl öncesine kadar doktora öğrencilerinin öğrendiği gen klonlama tekniği şimdi internet üzerinden satın alınabilecek ve her eve kolaylıkla girebilecek kadar uygun ve küçük boyuttaki aletler sayesinde herkes tarafından gerçekleştirilebiliyor. Bu işi misyon edinmiş kişilerden biri olan Mac Cowell, bu insanların para kazanmak için değil biyolojiye olan hevesleri sebebiyle burada olduklarını ve bu yüzden de, bu insanlar için pahalı olmayan aletler yapmaya çalıştığını söylüyor. Bu iş hackerlar için öyle sıradan bir hal almış ki internetten yemek tarifi bakar gibi kolaylıkla kendi DNA`nızı kendi tükürüğünüzden bir sos tavası yardımıyla nasıl ayıracağınızı öğrenip kolaylıkla bu tarifi evinizde uygulayabiliyorsunuz.
Görüldüğü gibi bu alandaki gelişmeler, sadece var olan çalışmaları daha ileriye götürmekle kalmıyor, aynı zamanda bunları uygulaması daha kolay hale getirip daha küçük mekanlarda kullanılabilmeyi de sağlamaya yarayan teknolojilerle güncelleniyor. Bundan belki de sadece on yıl önce, tedavisi imkansız görülen nice hastalıklar, şu an aşı olmak kadar kolay tedavi yöntemleriyle son buluyor. Her geçen gün aklın sınırlarını dahi zorlayacak yenilikler, tedaviler keşfediliyor. Sınırsız ilim sahibi olan Allah (cc), kainatı kendi ilmiyle doldurup bizlere cömertçe sunuyor. Mü’min ve mü’mineler olarak bizlere, yalnızca ibadetlerimizle değil, bu hediyeyi en iyi şekilde kullanarak, ve sonrasında bu ilminde zekatını vererek, mü’min kişinin güzel vasıflarıyla temsilini yaptığı ortamlara bir tanesini daha eklemek kalıyor. Peygamber Efendimiz`in (sas) şu sözü de bu manayı çıkarmaya olanak sağlıyor; “Alimin âbide üstünlüğü, benim, sizden en basitinize olan üstünlüğüm gibidir”. Bu hadis-i şerif aslında bizlere, bir diğer güzel mü’min vasfı olan ümitvar olmak ile birlikte, ilim dünyasının kapısı sonuna kadar açıyor, ve bizlere bu kapıdan girip, sonsuz dehlizde adımlayarak yol almak kalıyor..
Kaynak: Hanno Charisius, Richard Friebe and Sascha Karberg “Becoming biohackers: Learning the game” 22 Ocak 2013