Resmi Adı: Mali
Başkenti: Bamako
Nüfusu: 14,5 milyon
Önemli Şehirleri: Gao, Kidal, Timbuktu
Yüzölçümü: 1,242,248 km
Etnik Yapı: Bambara’lar, Fula, Voltarik, Tuareg
Dil: Fransızca, Bambara Dili,
Din: İslam %90, Animist ve Hristiyan %5
Yönetim: Laik Cumhuriyet
Mali, Afrika’nın en büyük yüzölçümüne sahip 7. ülkesi. Fakir mi fakir. 15 milyon dolayında nüfusunun yüzde 90’ı Müslüman. Siyasi, etnik ve sömürgeci güçlerin çevirdiği dolaplar yüzünden uzunca bir zamandır istikrarsız günler yaşıyordu Mali. Eski sömürgecisi Fransa’nın Batı destekli askeri müdahalesinin ardından ise yaşadığı istikrarsızlık zirve yapmış durumda.
Yazının başlığına çıkardığımız sorumuzun cevabını lafı fazla uzatmadan verdikten sonra Mali’de olup biteni yerimiz ölçüsünde detaylandırmaya çalışalım.
Fransa Mali’de ne arıyor?
Fransa’nın, belki daha doğru bir ifadeyle Batı’nın Mali özelinde ama Afrika genelinde aradığı şey; Ortadoğu’da kaybetmeye başladıkları şeydir aslında. Ortadoğu’daki geleceklerini kaybetmeye başlayan Batı, siyasi ve ekonomik menfaatlerini kaybetme riskinin Afrika’da da belirmesi üzerine bu riski bertaraf etmek için ön almaya çalışıyor aslında. Bu ön almada öne çıkardıkları gerekçeleri malum. Tıpkı Afganistan’ın, Irak’ın işgal edilmesinde öne sürdükleri gerekçeler gibi; “Terörle mücadele”.
Petrol yani enerji Batı’nın tüm işgal gerekçelerinin arkasında yatan sebeplerin başında gelmiştir. Evet, Mali Afrika’nın en fakir ülkelerinden biri. Petrolü, doğalgazı yok.
O halde Batı’nın gözünde Mali’yi önemli haline getiren sebep ne?
Mali’nin petrolü, doğalgazı yok ama dünyanın en zengin petrol ve doğalgaz kaynakları olan Cezayir ve Libya’nın hemen yanı başında olma gibi stratejik bir konuma sahip. Mali’nin, Libya ve Cezayir için riskli ülke haline gelmesi bu ülkelerden çok Batı’yı kaygılandırıyor. Tabii şuranın altını çizmek gerekiyor, evet Mali’nin petrolü ve doğalgazı yok ama bu Mali’nin yeraltı zenginliği açısından önemsiz bir ülke olduğu anlamına gelmiyor. Her ne kadar Maliler tarafından kullanılamasa da tarıma elverişli arazilerinin yanı sıra, uranyum gibi çıkartılmayı bekleyen son derece zengin yeraltı kaynaklarına sahip Mali.
“Fransa’nın Mali’ye askeri müdahalesi bölgedeki dengeleri nasıl etkileyecek?” sorusunun cevabına gelince. Amerika’nın öncülüğünde Batı’nın Afganistan’ı işgal etmesinin ortaya çıkardığı sonuçlar hiç kuşkunuz olmasın Mali’de de söz konusu olacaktır.
Nedir o sonuçlar?
Daha çok kan, daha çok mülteci ve daha çok kaos…
İnsansız hava araçlarının “terörist” yerine sivil insanları, çocukları vurduğu yönünde haberlerini dinleyeceğiz çok yakında…
Batı, Afganistan’a başta el-Kaide olmak üzere “terörün kökünü” kazımak için girmişti. Sonuç ne oldu? Terörün kökü kazınabildi mi? El-Kaide’nin lideri Usame bin Ladin öldürülmüş olsa bile bugün el-Kaide dünya genelinde çok daha ses getiren bir örgüt haline geldi. “Terörün kökü kazanılamadığı” gibi Afganistan, işgalci Batı yüzünden her anlamda çöküşü yaşayan bir ülke haline geldi. Afganistan’ı bir bataklık haline getiren Batı şimdi bu bataklıktan kaçmanın yollarını arıyor. Benzer bir süreci Mali ve komşuları için gerçekleşeceğini söylemek pekâlâ mümkün. Mali ve çevresi Batı’nın müdahalesi ile Afrika’nın Afganistan’ı olma tehlikesi ile karşı karşıyadır artık. Sahra çöllerini çok daha istikrarsız, şiddetin çok daha masum insanın kanına girdiği, yüzbinleri mülteci haline getirdiği huzursuz günler bekliyor. Cezayir’deki rehine olayı bölgenin geleceği açısından ipuçları veriyor aslında.
Son olarak, Mali’de isimlerinin önüne “İslamcı” ibareleri iliştirilen çeşitli örgütlerin yapıp ettikleri bir takım yanlışlıklar yok mu? Evet var. Ama bu, Mali’ye Batı müdahalesinin haklı gerekçesi olamaz. Olsa olsa bahanesi yapılabilir. Yapılan da odur…