"Haberiniz olsun! Dünyanın ömründen geçen kısma nisbetle kalan kısım, şu gününüzün geçen kısmına nazaran kalanı gibidir."
Ebû Said el-Hudrî (r.a.) Peygamber Efendimiz’in hikmet dolu sohbetlerinden birini şöyle nakleder:
“Bir gün Rasûlullah (s.a.v.) bize ikindi namazını gün daha iyice meyletmeden kıldırdı. Sonra ayağa kalkıp bir konuşma yaptı. Bu hitâbesinde, kıyâmet kopuncaya kadar olacak her şeyi bize haber verdi. Bunları hâfızasında tutan tuttu, unutan da unuttu. Söyledikleri arasında şunlar da vardı:
«–Dünya tatlıdır, câziptir. Allah sizi dünyaya hâkim kılacak, onun nîmetlerini emrinize verecek ve nasıl amel edeceğinize bakacak.
Aman uyanık olun! Dünyaya karşı çok dikkatli olun, haramları ve dünyaya dalmayı terk ederek kendinizi onun şerrinden muhafaza edin! Aynı şekilde (fâsık ve dünyacı) kadınlara karşı da dikkatli davranıp kendinizi şerlerinden koruyun!»
Efendimiz’in sözleri arasında şu da vardı:
«–Aman uyanık olun! Kimse insanlardan korkarak, bildiği bir hakikati söylemekten geri durmasın!»”
Ebû Saîd (r.a.) bunu söyleyince ağladı ve şöyle dedi:
“–Vallâhi öyle günler geldi ki bâzı şeyler gördük ve hakkı söylemekten korktuk. Rasûlullah (s.a.v.) Efendimiz’in sözleri arasında şunlar da vardı:
«–Haberiniz olsun! Kıyâmet günü, her bir vefâsız için vefâsızlığı ve ihâneti nisbetinde bir bayrak dikilecektir. Devlet başkanının hâinliğinden daha büyük bir ihânet olmayacaktır. Onun bayrağı bel kısmına dikilir.»
O gün ezberlediğimiz sözlerin bir kısmı da şöyleydi:
«–Haberiniz olsun! İnsanoğlu çok çeşitli tabakalar hâlinde yaratılmıştır:
Kimisi vardır, mü’min olarak doğar, mü’min olarak yaşar, mü’min olarak ölür.
Kimisi vardır, kâfir olarak doğar, kâfir olarak yaşar, kâfir olarak ölür.
Kimisi vardır, mü’min olarak doğar, mü’min olarak yaşar, kâfir olarak ölür.
Kimisi vardır, kâfir olarak doğar, kâfir olarak yaşar, mü’min olarak ölür.
Dikkat edin! İnsanların kimisi vardır yavaş öfkelenir, öfkesinden çabuk döner.
Kimisi vardır çabuk öfkelenir, çabuk sakinleşir; bu iki haslet birbirini dengeler, dolayısıyla medih veya zem sözkonusu değildir.
Dikkat edin! Kimisi vardır, çabuk öfkelenir, geç sakinleşir.
Dikkat edin! Bunların en hayırlısı geç öfkelenip, çabuk sakinleşendir. Dikkat edin, bunların en şerlisi de çabuk öfkelenip geç sakinleşendir.
Dikkat edin! İnsanlardan kimisi borcunu güzelce öder ve başkasındaki alacağını da güzelce talep eder. Kimisi de borcunu güzelce ödemez, ancak alacağını isterken güzel davranır. Kimi de kötü talep eder, iyi öder, bunlar birbirlerini dengeler.
Dikkat edin! Bir kısmı da kötü öder, kötü talep eder. Dikkat edin! Bunların en hayırlısı, borcunu öderken de alacağını isterken de güzel davranandır. Dikkat edin! Bunların en kötüsü de kötü ödeyen, kötü talep edendir.
Dikkat edin! Öfke Âdemoğlunun kalbinde bir kordur. Öfkelenen kişinin gözlerinin kızardığını, boyun damarlarının şiştiğini görmez misiniz? Kim, öfkelenmeye başladığını hissederse hemen yere yapışsın (otursun veya yatsın)!»
Biz bu esnâda gündüzün aydınlığı devam ediyor mu diye güneşe bakmaya başladık. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v):
«–Haberiniz olsun! Dünyanın ömründen geçen kısma nisbetle kalan kısım, şu gününüzün geçen kısmına nazaran kalanı gibidir.» buyurdu.” (Tirmizî, Fiten 26/2191; İbn-i Mâce, Fiten, 18; Hâkim, IV, 551/8543; Beyhakî, Şuab, VI, 309)