Abdullah Serkan Yıldırım
Evet üslûp, edep, erkan, haya gibi hasletlerimiz vardı, çağın ruhuna kurban ettiğimiz. Yalanlarla döşenmiş bir kaldırımda, sahte gülüşler, egolarımızı para karşılığı Everest’in doruklarına çıkarmaya niyet etmiş güzel ve etkili konuşan hokkabazlar ile yürümekteyiz. Yarınlardan ve ahlakını, vicdanını tatile çıkarmamış “Asım’ın Nesli”nden ümitvarız elbette, bir gün bezirganların tezgahına tekmesini atacaktır.
Dört bir yanımızda “güzel ve etkili” konuşmayı bizlere öğreteceğini vaat eden diksiyon kursları türedi. Bu kurslar, etsiz çiğ köfteciler ve bardak mısırcılarıyla yarış halindeler, bu da bizim serbest piyasa olimpiyatlarımız...
Piyasa ya da zamanın dili, karşındakini etkilemelisin diyor, reklamlar insanların kibrini yüksek yüksek tepelere kurduruyor ve neticede onlar güzel ve etkili konuşmuş siz ise paranız için kandırılmış fakat kendini özel hisseden milyonlarca insandan biri olmuş oluyorsunuz. Rahmetli Cemil Meriç idrakine deli gömleği giydirmemiş olanlara sesleniyor: “Ortak bir şuur yok artık. Herkesin konuştuğu dil başka. Hırsızlarla dolu bir panayırdayız. Bezirgânlar mallarını sürmek için sesleri çıktığı kadar bağırıyorlar. Tam bir yaygara. Oysa medeniyet üslûp demektir.”
Evet üslûp, edep, erkan, haya gibi hasletlerimiz vardı, çağın ruhuna kurban ettiğimiz. Yalanlarla döşenmiş bir kaldırımda, sahte gülüşler, egolarımızı para karşılığı Everest’in doruklarına çıkarmaya niyet etmiş güzel ve etkili konuşan hokkabazlar ile yürümekteyiz. Yarınlardan ve ahlakını, vicdanını tatile çıkarmamış “Asım’ın Nesli”nden ümitvarız elbette, bir gün bezirganların tezgahına tekmesini atacaktır.
Her ne kadar bu kurslara rağbet edenlerin iş dünyasında kâr peşinde olan kapitalist neferler olduğunun farkına varmış olsak da biz dikkati güzel konuşmanın üzerine çekelim. Konuşmada güzellik, doğrulukla kaimdir. Peygamber-i Zişan şöyle dua ederdi: “Ya Rabbi, bizleri işinde sebat eden, nimetine şükreden, ibadetini güzel yapan ve doğru konuşanlardan eyle!” Doğruyu her halükarda söylemek samimiyetin kelimelere bürünmüş hâlidir. Muhatabımızın karşısında güzel ve etkili konuşmak bizi sahici yapmaz bilakis çoğu kere plastik kokar, yapay cümlelerimiz. Kaybından dolayı hüzünlere gark olduğumuz bir diğer yitik malımız samimiyettir. İlhan Berk şöyle der: “Ne gerek var kafiyeli cümleler kurmaya. Özledim işte, o kadar.”
Diksiyon kurslarından aldığım “güzel ve etkili” konuşma ilhamından sonra acaba diyorum ben de “edep ve irfanlı” susmak için sükut kursları mı açsam? Edep ile susmanın ve irfan ile sükût etmenin fazileti üzerine saatlerce konuşabilirim.