Özellikle olimpiyatlarda spor sadece spor değil; uluslararası her şeyin sadece kendisi olmadığı gibi. Spor adına yapılanlar, izleyiciler tarafından gücün ve rekabetin savaşsız ortamda sınanması olarak algılanıyor. Sportif yarışmalar, sonucu ölüm olmayan savaş demek gibi.
Olimpiyat oyunları, eski Yunanlıların Olympia’da düzenlediği yarışmaların günümüzdeki devamı kabul ediliyor. İÖ. 776’dan başlayarak her dört yılda bir, tanrı Zeus’un onuruna düzenlenen oyunlar, Yunanistan’ın Roma egemenliğine girmesinden sonra, Roma İmparatoru Theodosius tarafından pagan törelerini yaşatan bir gelenek olarak görülerek 393’te yasaklandı. Yaklaşık 1.500 yıl süreyle unutulan oyunlar, bugünkü sürecin başlangıcı olarak ilk defa 1896’da Yunanistan’da gerçekleştirildi. O tarihten itibaren savaşlar hariç her dört yılda farklı bir kentte yaz ve kış oyunları olarak yapılıyor. Osmanlı Devleti, 1912 Stockholm Olimpiyat Oyunları’na ilk kez resmen katıldı. I. Dünya Savaşı’nın sorumlusu olarak kabul edilip, 1920’de Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nden çıkarılan beş ülke arasında olduğu için 1920 Anvers (Belçika) Olimpiyat Oyunları’na çağrılmadı.
Devletimizin birçok ülkede olmayan bir Spor Bakanlığı var. Devlet erkânı bu tür spor organizasyonlarını yakından takip ediyor; madalya kazanan sporcular anında aranıp tebrik ediliyor, uluslararası organizasyonlara ev sahipliği yapmak için atılmadık takla kalmıyor. Özellikle olimpiyatlarda spor sadece spor değil; uluslararası her şeyin sadece kendisi olmadığı gibi. Spor adına yapılanlar, izleyiciler tarafından gücün ve rekabetin savaşsız ortamda sınanması olarak algılanıyor. Sportif yarışmalar, sonucu ölüm olmayan savaş demek gibi. Uluslararası olimpiyat ve arenalardaki başarılar, artık çok kutuplu ve rekabetli dünyada her devletin kendi sistem ve taraftarlarının başarısı olarak algılanmakta, hazırlıklar devletlerin özel teşvikleri altında gerçekleştirilmektedir. Spor adına yapılan en masum itiraf, ülke tanıtımı için etkili bir araç olmasıdır. Diğer yandan sporun kültürel ve iktisadî yayılmanın en süratli örneklerinden biri olduğu söylenebilir. Günümüzde kapitalist sistemlerin özellikle “Amerikan” sermayesinin ürettiği Nike, Adidas, Slazenger vb. markalar ve semboller tüm dünyayı sardı. Farklı toplum ve kültürlerin oluşturduğu moda ve markaları tüketmeye alıştırılan küresel köyün vatandaşlarına, sporun küçük bir katkısı. Uluslararası arenada sportif yarışlara ev sahipliği yapma arzusu ve başarıların, değişik yayınlar ve reklamlar yolu ile tutkulu tanıtımı, ideoloji propagandasından başka nedir?