
2008 yılında ABD Ulusal İstihbarat Konseyi (NIC), “Küresel Eğilimler 2025” adıyla bir belge yayınladı. Belgede temel olarak şunlar dile getiriliyordu: İkinci Dünya Savaşı’nın ardından tüm uluslararası sistem temelden değişecek. Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin gibi yeni oyuncular sadece uluslararası müzakere masalarında yerlerini almakla kalmayacak; aynı zamanda oyuna yeni kurallar ve yeni bahisler de getirecek.
“Küresel Eğilimler 2025” belgesinde dile getirilen öngörüler arasında güç dengesinin artık Batı’dan Doğu’ya kayacağı tespitinin yanı sıra 20 yıldan daha kısa bir sürede ABD’nin dünya lideri konumunu kaybedeceği ve uluslararası siyaset sahnesinde ön plana çıkacak ülkeler arasında Türkiye’nin de yer alacağı ileri sürülmüştü.
2008’den bu yana uluslararası ekonomi ve siyaset arenasında olup bitene bakıldığında, “Küresel Eğilimler 2025” belgesinin öngörüleri doğrultusunda giden bir sürece tanıklık ediyoruz. ABD ve Avrupa, 2008’de patlak veren ekonomik krizden bu yana bir türlü belini doğrultabilmiş değil, aşağı gidiş sürüyor. ABD’nin Avrupa’daki en dişli müttefikleri bile ekonomik anlamda zor günler geçiriyor. Batı refahını kaybederken, Çin, Rusya, Hindistan, Brezilya ve Türkiye ekonomik büyümelerini sürekli sürdürüyor…
Kırılgan ekonomik yapısı Amerika’nın küresel egemenliğini de kırılgan hâle getiriyor. O kırılgan ekonomik yapı, dünyanın dört bir tarafına yayılmış askeri üslerinin yükünü taşımakta zorlanıyor. Trilyonlarca dolar harcamasına rağmen Irak ve Afganistan işgalinin ABD için hâlâ içinden çıkılması zor birer bataklık hâlinde kalması da için cabası…
İnanılması zor ama Amerikan, Irak ve Afganistan’daki askerlerinin klima giderleri için tam 20 milyar dolar harcıyor. (Türkiye’nin bir yıllık askeri harcamalarının 15 milyar dolar dolayında olduğu göz önüne alındığında rakamın büyüklüğü daha iyi tahmin edilebilir.) Afganistan ve Irak’tan çekilmeye başlamasının en önemli nedenlerinden biri ABD’nin, bu yükü artık taşıyamaması var…
Evet, Amerika hâlâ dünyanın en önemli gücü ama bu gücünü hızla yitiriyor. Ordusu diğer hiçbir ülkede olmayan küresel varlığı ve teknolojik avantaja sahip, ancak bu ayrıcalığını kaybetmeye başlamış bir Amerika var artık. Uzun süre elinde bulundurduğu küresel egemenliği artık yitirmek üzere. Velhasıl, dünya şimdilerde güç dengelerinin değişeceği, “Amerika sonrası” dünyaya hazırlanıyor.