Bir beyin tarayıcısı içerisine giren bir deneğin ellerine birer tuş verilir ve rastgele basması istenir. Tarayıcı ise beynin karar verdiği anı ile tuşa basma anı arasındaki farkı gösterir. Sonuçlar çok şaşırtıcıdır. Denek tuşa basmadan daha 6 saniye önce, kararın çoktan verildiği beyin sinyalleriyle anlaşılır. Yani rastgele bir kararı vermeden 6 saniye evvel, aslında bilinçaltımız ne yapacağımızın kararını çoktan vermiştir.
Şu an karıştırdığın başlıklar içerisinde eğer açıp bu yazıyı okuyorsan; zaten daha sayfayı çevirmeden -6 saniye evvel- kararın bu yöndeydi. Daha kuşlar ötmezden, alarm çalıp da sabah namazına davet ettiğinde alarmı kapatıp uyumaya devam ediyorsan, daha gözünü açmadan bu kararı vermiştin bile... Arkadaşların seni çağırıyor... Önüne iki seçenek sunuluyor; günah ortamının tüttüğü bir davet veya hâyır yolunda takva ile devam etmek... Eğer adımın sola gidiyorsa, sen zaten o davet gelmeden seçimini o yönde yapmıştın demektir... Belki tüm bunlar ilkin kulağa ‘’ee öyleyse bizim bir seçme kudretimiz (yani cüz-i irademiz) yok’’ umuduna (veya umutsuzluğuna! Ki bu da bilinçaltımızın nasıl değerlendirdiğine bağlı) yol açabilir. Ancak bilinçaltımızın bizi yönlendirdiği her seçim, aslında bizim derinden derine kendimize kodladığımız isteklerden başka bir şey değildir...
İşte böyle aldığımız kararların kaynağını ve zamanlamasını araştırmak için yapılan bir deneyde, aslında birçok kararımızın bilincimiz tarafından değil de bilinçaltımız tarafından alındığı gösterilmiştir.
Deney çok basittir. Bir beyin tarayıcısı içerisine giren bir deneğin ellerine birer tuş verilir ve rastgele basması istenir. Tarayıcı ise beynin karar verdiği anı ile tuşa basma anı arasındaki farkı gösterir. Sonuçlar çok şaşırtıcıdır. Denek tuşa basmadan daha 6 saniye önce, kararın çoktan verildiği beyin sinyalleriyle anlaşılır. Yani rastgele bir kararı vermeden 6 saniye evvel, aslında bilinçaltımız ne yapacağımızın kararını çoktan vermiştir. Bu durum araştırmacıları çok ürkütür, çünkü kararımızı bilinçli bir şekilde vermekten çok daha öte, bilinçaltımızda yatan aktivitelerimiz saniyeler evvel kararı vermiştir.
BBC’de yayınlanan araştırma, şunu gösterir aslında ‘’Bilinçli akıl, beyin aktivitelerinde kodlanmıştır ve beyin aktiviteleri tarafından gerçekleştirilmektedir. Ancak bilinçaltımız da beyin aktivitemizde olan belli yönlerimizin, isteklerimizin ve eğilimlerimizin farkındadır. Ve aldığımız kararlar, inançlarımız ve isteklerimizle uyum içerisinde gerçekleşmektedir. Yani bilinçaltımızın aldığı her karar bile bizi istemediğimiz bir şey yapmak konusunda zorlamaz. Aslında kendimiz istemişiz ve kendimiz yapmışızdır...’’
Bir sınav dünyasında yaşıyoruz. İyilikler ve kötülükler arasında seçimlerimiz en büyük mahkeme önünde cezalandırılacak veya mükâfatlandırılacaktır. Bunun için ettiğimiz biâtın ve şahitliğin her gün beş vakit tekrarlanması gerekmektedir. Çünkü o gün kabul edilecek asıl cevaplar, bilinçaltımızda ve kalbimizde haykıran cevaplardan başka bir şey olmayacaktır. Fay Weldon, hayatımız süresince kazandığımız alışkanlıklarımızın ve tekrarlarımızın seçimlerimizde ne kadar etkili olduğunu şu sözlerle açıklar ‘’Sadece bir şey bilinçaltımıza etki edebilir: Tekrarlanan aktiviteler... Hayatında sürekli neyi uygularsan, onun tezahürü ile karşılaşırsın.’’
Kur’an okurken tekrar tekrar üstüne basılan ayetler, her gün defalarca Allah’ın tekliğini ve Efendimiz’in (sas) Resul olduğunu tasdik etmekler ve her tesbihatta 33’er defa Allah’ın mükemmelliğini, büyüklüğünü ve nimetlerine şükrünü zikretmekler vesaire vesaire ihlas ile yaptığımız tüm tekrarlar, aslında imanımızı bilincimizden bilinçaltımıza yerleştirmek için yaptığımız gayretlerdir. Nefsimize söz geçirmek kabiliyeti ancak sözün bilinçaltı duvarında yankılanamamasıyla olabilecek bir iştir. Jane Fonda, aklımıza gelen düşünceleri bertaraf edebilmemiz için şunu ekler ‘’Hiçbir zaman düşüncelerimizi kontrol edemeyiz, fakat kelimelerimizi kontrol edebiliriz. Ve tekrar ederek bilinçaltımızı düzenleyebilir ve içinde bulunduğumuz hallerin kontrolünü ele geçirebiliriz.’’
Kur’an’ı sürekli okumak, mütalaa etmek ve tefekkürle bilinçaltımıza kodlamak, bu nedenle çok önemlidir. Prof. Dr. İdris Şahin, ‘’Kur’an’da soru ile eğitim’’ isimli makalesini anlatırken şu ifadeleri kullanır: ‘’Çocuklarımıza soruları denemek için sorarız. Ancak Kur’an soruları şefkatlidir. Cevabını bilin veya bilemeyin diye sorulmaz. Kur’an soruları zaten bildiğiniz cevapları size teyit ettirmek için sorulan -ve böylece bilinçaltınıza kodlanan- ucu kapalı hipnotik sorulardır.’’ Ayetlerde geçen soruların birçoğu bilinçaltımıza hitap eder ve biz hissetmeden bilinçaltımızı kodlar. ‘’Şükretmeniz gerekmez mi?’’ ‘’Sizi biz yaratmadık mı?’’ ‘’Düşünmez misiniz?’’ ve daha birçok soru cümleleri, zaten bilinçaltımıza kaydettiğimiz cevapların üstünün cilalanmasını sağlar.
Dolayısıyla 6 saniye önceki kararlarımızı kontrol etmek için alışkanlıklarımıza, çoğunlukla bulunduğumuz ortamların bize verdiklerine ve seçimlerimize dikkat etmeli değil miyiz?