
Abbasilerin meşhur halifesi Harun Reşit, Bağdat kenarındaki bahçelerde gezerken çok yaşlı bir zatın hurma fidanı dikmekle meşgul olduğunu görüp yanına yaklaşır ve şöyle der:
“Ey Zat! Tecrübelerden bilindiğine göre, hurma ağacı uzun yıllardan sonra meyve verir. Sen ise oldukça yaşlısın. İstifade edemeyeceğin ağacı niye dikiyorsun?” diye sorar.
Yaşlı adam tanımadığı bu adamın yüzüne bakarak çok ibretli şu cevabı verir:
“Biz, bizden evvelkilerin ekip diktiklerini yiyoruz. Bizim ektiklerimizi de bizden sonrakiler yiyecekler.”
Halife bu muhteşem cevaptan çok memnun kalır ve o yaşlı zata bahşiş verir. Yaşlı zata parayı aldıktan sonra tebessüm ederek:
“Ya Rabbi sana çok şükürler olsun.” der.
Harun Reşit:
“Niçin hamd ediyorsun?” deyince, yaşlı zat birinci cevap kadar güzel bir cevap verir:
"Herkes ektiği meyvenin karşılığını kırk yılda aldığı halde, ben bugün ektiğim ağacın meyvesini hemen şimdi bugün aldım. Buna göre hamd ettim."
Halife bu güzel cevabı da karşılıksız bırakmayıp yeniden ona bahşiş verir. Yaşlı zatta yine tebessümle hamd ve teşekkür eder.
Harun Reşit bu hamdin sebebini de sorduğunda, basiretli yaşlı zat şu ibretli cevabı verir:
"İnsanlar ektiği ağacın meyvesini yılda bir defa alır. Bense bir günde iki defa alıyorum. Bu seferki hamdin sebebi de budur."
Bu ferasetli ve basiretli yaşlı zatın birbirinden güzel cevapları karşısında hayrete düşen halife ona biraz daha bahşiş verdikten sonra yanındaki vezirine şöyle seslenir:
Çabuk buradan uzaklaşalım. Böyle giderse bu yaşlı zat bizim hazinemizi tamamen boşaltacak.