07.12.2012 21:27

Memleket Hâlleri

3540

Televizyon kanallarında savaş bedenlerden uzak, steril bir kurmacaya dönüştürülüyor. Kanın, irinin ve kokunun, korku, kaygı ve şiddetin her savaşın bir parçası olduğu görmezden geliniyor.

Modernlik ile gözün egemenliği arasındaki ilişki en güçlü ikili ilişkilerdendir. “Gözünün gördüğüne inandırılan” insana bu sayede bilimsel bir bakış açısı dahi kazandırılmıştır, bu sayede! Özne ve nesne arasındaki ilişki, gören ve görülen arasındaki ilişkidir; görülen, sayılabilir, hesaba vurulabilir olandır. Bu günlerde fiili olarak olmasa da psikolojik olarak bir savaşın içindeyiz. Suriye devleti ile uçak düşürme hadisesinden dolayı yaşadığımız gerilim hepimizin malumu. Savaş ve avlanma pratikleri açısından görmenin ve görerek algılamanın her zaman birincil önemde olduğu aşikârdır. Özellikle savaş söz konusu olduğunda gözle görme ve doğrudan görüşün yerini artık opto elektronik diye adlandırılan araçlar ile radar, sonar ve uydu görüntüleri aldı. Suriye’nin düşürdüğü iddia edilen uçağımızın vurulma ve düşme anına hiçbir insan gözü şahit olamadı. Günlerdir illüstrasyonlar ve emekli askerlerin harita üzerlerinden resmettiği pek alışık olmadığımız terimlerle olayı anlamaya çalışıyoruz. Olağan gibi duran bu süreç aslında gözün doğrudan egemenliği açısından bir zillet gibi duruyor. Savaşın görsel temsili açısından da göz aldatılıyor. Televizyon kanallarında savaş bedenlerden uzak, steril bir kurmacaya dönüştürülüyor. Kanın, irinin ve kokunun, korku, kaygı ve şiddetin her savaşın bir parçası olduğu görmezden geliniyor. Televizyonlarda savaşta sanki bedenler hiç yer almıyormuşçasına, ordu kuvvetlerinin hareketlerini işaretleyen uydu fotoğrafları, stratejik hedeflerin haritalardaki konumlanışı, savaş uçaklarının kalkış ve inişleri, füzelerin tatbikatlarda çekilen fırlatılma görüntüleri hafızalara kazınmakta, zaten bilgisayar oyunlarıyla büyüyen bir nesil için savaş, işaret parmağıyla bilinçsizce tıklanan bir tuş hareketinden ibaret algılanmaktadır. Kurşunlanmış çocuk fotoğraflarının dahi bu algıyı değiştirememesi en hayret vereni ve korkulanıdır.