
Muhammed`in odasının kapısını çaldı. Bütün gece konuştular. Muhammed sabah namazı için konuşmaya ara verdiğinde odasına geçti, başını secde vaziyetinde yere koydu. Ağzından şu kelimeler döküldü: "Allah`ım! Buradaysan bana hidayet ver!" Bir müddet böyle kaldı.
ush`un memleketi Teksas`ta dünyaya geldi. Dini inançları oldukça kuvvetli bir Hıristiyan aileye mensuptu. Ataları, ABD`ye ilk gelenler içerisinde yer alıyordu. 12 yaşında vaftiz edildikten sonra kilisenin civarından hiç ayrılmadı. Müziğe olan ilgisi onu kiliselerde müzik rahipliğine kadar götürdü. Hayatının misyonunu Hıristiyan okul açmak olarak gören rahip babası ile birlikte yıllarca kiliselere müzik enstrümanları pazarladı. Bu arada farklı dinleri ve mezhepleri incelemeye devam etti. Sonradan bu dönemde sayısız din ve inanışla ilgilendiği halde neden hiç İslam`ı incelemediğini hayretle fark edecekti.
1991`de babası onu ticaret yapacakları bir Mısırlı Müslüman ile tanıştırdı. Önce, sırf dini inanışları nedeniyle bu adamla görüşmek istemedi. Çünkü ona göre Müslümanlar Tanrı`ya inanmayan, günde beş defa yeri öpen ve çöldeki bir kara kutuya tapan terörist, çapulcu ve ne idüğü belirsiz insanlardı. Babasının zoruyla tanıştığı Ezher mezunu Muhammed`le ilk görüşmesini Pazar günü ayinden sonra yapmak istedi. Böylece ruhi olarak "iyi bir halde" olabilecek, kurtarılmayı bekleyen bu zavallı "kafîr"i (!) çok daha rahat etkileyebilecekti. Görüşmeye koltuğunda İncil`le gitti. Zannettiğinin aksine karşısında güleç yüzlü ve cana yakın bir adam vardı. Adı Muhammed olan bu Mısırlı ile tanışır tanışmaz ilk sorusunu sordu: "Tanrıya inanır mısın?" Sonraki soruları peş peşe geldi. Adem ile Havva, İbrahim, Musa, on emir, Davut, Süleyman, Vaftizci Yahya, İncil, İsa... Bunlara da inanıyor muydu? Aldığı her evet cevabı onu biraz daha şaşırttı. "Bunu yola getirmek sandığımdan da kolay olacak" diye düşündü. Günler geçtikçe bu yabancıyla arkadaşlığı ilerletti. Nezaketi, zarafeti ve en önemlisi hiç sözünü kesmeden onu saatler boyu yüzünde utangaç bir tebessümle dinleyişi gittikçe daha çok dikkatini çekmeye başladı.
Sonraki günlerde Muhammed`le Teksas`ın kuzey bölgelerine yaptıkları iş seyahatlerinde dostluğunu ilerletti. Sessiz kaldıkları anlarda hemen kilise radyolarını açıyor, bu sapmış arkadaşının bir an önce doğru yolu bulması için hiçbir fırsatı kaçılmıyordu. Bir gün arkadaşının ikamet ettiği evden çıkacağını ve yalandaki camiye geçeceğini öğrendi. Onunla konuştu ve kendi evinde müsait yer varken arkadaşının camide yaşamasını kabul edemeyeceğini bildirdi. Arkadaşının "Ramazan, İtikaf" gibi sözlerinin nezaketinden kaynaklandığını düşündü ve ısrarcı oldu. Arkadaşının masrafları paylaşmak şartı ile evinde kalacak olmasından sebebini bilemediği bir sevinç duydu. Bu arada yol kenarlarında omzunda haçla dolaşıp insanlara Hıristiyanlığı anlatan bir rahip arkadaşıyla ilgilenmeye başladı. Yattığı hastaneye sık sık yaptığı ziyaretlere Muhammed de eşlik ediyordu. Burada arkadaşının odasında tedavi gören bir Katolik rahiple tanıştılar. Katolik rahip 12 sene boyunca Güney ve OrtaAmerika`da misyonerlik yapmıştı. Psikolojik rahatsızlıkları vardı, gerçi iyileşmeye başlamıştı ama çıkışta kalacak yeri yoktu. Onu da kendi evine davet etti. Eve giderlerken bu Katolik rahibin İslam hakkında bilgisinin çokluğunu hayretle müşahede etti.
Evleri iyice şenlikli bir hal almıştı. Kral James baskısı İncil`i elinden hiç düşürmeyen babası, düzeltilmiş baskı İncili ile kendisi, modern baskı İncil`i ile karısı, Katolik baskısı İncil`i ile Katolik rahip ve Kuran’ı ile Muhammed her akşam yemeğinden sonra bir araya geliyorlar, uzun uzun dini müzakereler yapıyorlardı. Konuşmalar genelde İncil üzerine oluyor, kendisi de bu arada aralarındaki tek nasipsizin (!) Hıristiyan olmasını bekliyordu. Bir ara Muhammed`e dönüp 1400 sene içerisinde Kuran’ın kaç farklı baskısının olduğunu sordu. Kuran’ın tek olduğunu, hiç değişmediğini, hatta bu kitabın yüzlerce ülkede, yüz binlerce insan tarafından ezberlendiğini duyunca çok şaşırdı. 1400 küsur senedir bu kitap milyonlarca insan tarafından harfi bile değişmeksizin ezberlenip nesilden nesile aktarılmış olmalıydı. İncil`in durumu ile bunu kıyaslayınca şaşkınlığı arttı.
Bir gün Katolik arkadaşı Muhammed`le beraber camiye gitti. Dönüşlerini heyecanla bekledi. Ne konuştuklarım, orada ne yaptıklarım ve ne tür mesajlar aldıklarım merak ediyordu. Heyecanla sordu. "Hiç" diye omzunu silkti Katolik rahip: "Sadece ibadet ettik ve geldik." Somaki gidişlerinde biraz geç döndüler. Biraz da farklı: Katolik rahip artık Müslüman`dı. Bembeyaz bir elbiseye bürünmüş arkadaşını görünce bir an ne yapacağını bilemedi. Hızla merdivenlerden yukarı çıktı ve hanımının odasına girdi. Mütereddit bir edayla konuşmaya başlamıştı ki hanımının kararlı bir yüz ifadesi ile söylediklerine şaşırdı. Hanımı da Müslüman olmak istiyordu. Artık ne yapacağım bilemez bir hale gelmişti. O şok içerisindeyken gitti, Muhammed`in odasının kapışım çaldı. Bütün gece konuştular. Muhammed sabah namazı için konuşmaya ara verdiğinde odasına geçti, başım secde vaziyetinde yere koydu. Ağzından şu kelimeler döküldü: "Allah’ım! Oradaysan bana hidayet et!" Bir müddet böyle kaldı. Başını kaldırdığında içindeki ne kuşlar eskisinden farklı şakıyor, ne de melekler etrafında dans ediyordu. Hayır, değişen bir şey yoktu. Bir şey hariç. İçi müthiş derecede sakindi. Banyoya geçti, sanki eski günahlarından temizleniyormuş gibi bir banyo yaptı. Artık yeni bir hayata başlayacaktı. Hakikate dayalı yeni bir hayat...
O sabah 11 sularında Muhammed ve eski Katolik rahibi yeni Müslüman Peter Jacob`m nezaretinde şahadet Getirdi. Üç dakika sonra da karısı, birkaç ay soma da babası aynı şeyi yaptı. Çocuklarım Hıristiyan okulundan aldı ve İslami okullara verdi.
Şimdi adı Yusuf Estes. Teksas`ta ikamet ediyor ve İslam`ı anlatıyor. Davet edildiği yerlerde kendi hikâyesini anlatıyor. Dinleyicilere Allah`ın azametini anlatıyor ve şuna dikkat etmelerini istiyor: "Bir Katolik rahip, bir müzik rahibi ve bir Hıristiyan okul kurucusu... Üç farklı dünyanın insanı bir araya geliyor ve İslam`da buluşuyorlar. Ne kadar hayret verici değil mi?"
Yusuf Estes, eski bağlantılarını korumaya devam ediyor. Kiliselerde bulunan arkadaşlarım ziyaret ediyor ve onlara Kuran okuyor. Birçoğunun Müslüman olmasına vesile olmuş bile. O, samimi olarak hakikati arayan herkesin bir gün İslam`la buluşacağının farkında. Bir de aşağıdaki tavsiyelerin gözetilmesini istiyor:
1. Zihin ve gönülde hiçbir şüpheye yer bırakmayın.
2. Bütün önyargıları temizleyin.
3. Aslından ya da tercümesinden Kur`an okuyun.
4. Fazla acele etmeyin, işleri zamana bırakın.
5. Okuyun ve okuduğunuzu ciddiye alın.
6. Tefekkür ve dua edin.
7. Allah`tan sürekli hidayet isteyin.
8. Bu söylediklerimi düzenli bir şekilde sabırla yapmaya devam edin.
9. En önemlisi de, ruhun yeniden doğuş aşaması olarak nitelenebilecek bu zaman içerisinde düşüncelerinizin etkilenmesine müsaade etmeyin.