Öncesinde de vardı kuşkusuz ama 11 Eylül sonrası çok daha hızlı bir şekilde tırmanışa geçen Batı’daki İslam düşmanlığı bugün artık inanılmaz tehlikeli boyutlara ulaşmış bulunuyor. Bu vakıa bugün çok daha net gözüküyor.
Neredeyse tüm Batı ülkelerinde yaşayan Müslümanlar gün geçmesin ki dinlerinden dolayı hak ihlaline maruz kalmasın. Aşağılanıp alaya alınmasın, terörist muamelesine maruz kalmasınlar… İfade özgürlüğü kılıfının arkasına sığınılıp İslam’ın tüm kutsalları ama iğrenç karikatürlerle ama pespaye filmlerle aşağılanıp Müslümanlar tahrik edilmesin… “Müslümanların Masumiyeti” isimli baştan sona provokasyon amaçlı film, bu düşmanlığın, bu tahrikin son örneğiydi.
İstikrarlı ve sistematik bir şekilde yürütülen bu düşmanlık Batı’nın tüm İslam dünyasında özellikle de son 10-15 yıldır sürdürdüğü emperyalist, çifte standartlı politikalarıyla birleşince ortaya haklı olarak Batı dünyasına karşı büyük bir öfkeyi ortaya çıkartıyor. Bu öfke zaman zaman da kontrolden çıktı, çıkıyor. Tıpkı geçen ay birçok İslam ülkesinde olduğu gibi…
Hiç kuşkusuz, İslam’ın kutsallarına dil uzatılmaya, Müslümanlar tahrik edilmeye devam edildikçe, emperyal politikalar sürdükçe İslam dünyasının Batı’ya olan bu öfkesi kabarmaya devam edecek.
Dolayısıyla, tahrik, provokasyon ve kontrolsüz öfke döngüsünde seyreden bu gidişat Huntington haklı mı çıkacak sorusunu akıllara getiriyor.
Ne dersiniz Doğu-Batı arasındaki bu gidişat medeniyetler çatışmasına doğru mu gidiyor? Bu döngü devam ettiği sürece olacak olan da o sanki…