Yüksek fiyatlara satılan tüm sihirli yönetim ipuçlarının vardığı kapı geçimli, sabırlı, sevecen, engin ruhlu bir insan olabilmekten geçiyor. Ancak insan özel bir niyet taşısa bile, bazı insanlarla dost olmayı, geçinmeyi bir türlü başaramayabiliyor.
İnsanlarla iyi geçinmek büyük bir meziyettir. Geçim ehli olmak, modern yönetim kuramlarının, burun kıvırmakla birlikte hala en önemli yönetim prensibi durumunda. Rızayı ilahiyi bir tarafa bırakmış kişisel gelişimciler bile “Haksızlığa uğrasanız bile iyi geçinin, bu en azından karşınızdakinin iyileşmesine fayda sağlar” diyor. Yüksek fiyatlara satılan tüm sihirli yönetim ipuçlarının vardığı kapı geçimli, sabırlı, sevecen, engin ruhlu bir insan olabilmekten geçiyor. Ancak insan özel bir niyet taşısa bile, bazı insanlarla dost olmayı, geçinmeyi bir türlü başaramayabiliyor. Anlaşılamayan, geçinilemeyen, bir türlü dostane ilişki kurulamayanlar, geçimli olmanın bir menfaat sağladığı iş ortamındaki kişiler olabildiği gibi, insanın çok yakın çevresinden akrabaları da olabiliyor. Mütebessim çehreler, hediyeler, ziyaretler, zor zamanda yanında olmalar bile bazı insanlara dostluk kurmak için yeterli olamıyor. Kardeşliği, müminler arasında en önemli bağ kabul eden bir dinin, bu konuda bir istisnası var mıdır diye düşünmeden edemiyor insan.
Ben bu konuda Hz. Ali ile Hz. Ömer arasında geçen şu konuşmaya sığındım. (Benzer bir rivayet için bkz. Buhari, Enbiya, 3) Hz. Ali’nin rivayetine göre, Hazreti Ömer kendisine şöyle demiştir; “Sana sorarım, bir kimse düşün ki kendisinden hiç hayır görmediği halde bu kişiyi sevmektedir. Yine bir kimse düşün ki; kendisinden hiçbir kötülük görmediği halde bu kişiye buğz etmektedir. Senin bununla ilgili bir ilmin var mı?” Cevaben Hazreti Ali, Rasulullah şöyle buyurmuştur dedi: “Ruhlar, ruhlar âleminde bir araya gelirler, görüşürler ve birbirlerini iyice tetkik ederler. Orada hemhal olanlar bu dünyada da ülfet ederler. Orada birbirlerini beğenmeyenler bu dünyada da anlaşamazlar.”