Ablam rüyasında, okyanusta boğulurken Genç Dergisi’nin onu kurtardığını görmüş. Sizce hayır mı? (Pınar Terzi)
Öncelikle “hayır olsun” diyelim. Malumunuz rüyaların dili faklıdır ve ancak ehli tarafından anlaşılabilir. Biz rüyanın zahirine bakarak bir şeyler söyleyebiliriz lakin işin hakikati nedir ne değildir bilemeyiz doğrusu. Bu yüzden bir yorumda bulunmak haddi aşmak olur.
Ama ille de bir yorum yap derseniz “Genç Dergi aboneliğiniz bitmiş olabilir, bir kontrol edin, sanki ona işaret var” diyebilirim. Selam ile. :)
Yeni yazarlara açık mısınız? (Ömer Gündüz)
İlk günden beri en sık söylediğimiz şey şudur: Yazı yazmak ve dergimizde yayınlatmak isteyenlere GENÇ’in kapıları sonuna kadar açıktır. Belli başlı yazarlarla yetinen bir dergi olmadık, olmayacağız. Genç dostlarımıza imkan vermekten gurur duyuyoruz, mutlu oluyoruz. Vesilenizle yeniden söyleyeyim: Lütfen ısrarla GENÇ’e yazın. Bir yazı gönderip de yayınlanmayınca vazgeçmeyin. Bu konuda ciddi olduğunuzu ispatlayın ve şansınızı sonuna kadar zorlayın…
Yazın GENÇ’te farklı bir heyecan mı var? (Mert Ünal)
İşin aslına bakarsanız GENÇ’te her mevsim ayrı bir heyecan var. Heyecanımızı yitirdiğimiz an bitmişiz, solmuşuz demektir. Zaten adı GENÇ olan bir dergiden de bu beklenir, bunun farkındayız.
Yaz heyecanına gelirsek, birçok genç arkadaşımızın İstanbul’a gelmesiyle bir bayram yaşadığımızı söyleyebilirim. Kimisi haber yazıyor, kimisi gönüllü çalışmalar yapıyor ve büyük sorumluluklar üstleniyor, kimisi de farklı özellikleriyle bize renk katıyor. Sanırım bu yaz diğer yazlara göre çok daha fazla arkadaşla birlikte olacağız dergi merkezinde. Cazibe merkezi hâline geldiğimizi hamd eşliğinde seslendirebilirim buradan…
Durum böyle. “Ben de aranıza katılsam hemen, mümkün mü?” diyen varsa bizimle iletişime geçsin, yardımcı olmaya çalışalım. Sesimizi, sözümüzü, sevgimizi ve gücümüzü birlikte çoğaltalım…
Yeni dönemde hediye kitabınız ne olacak? (Çiğdem Günel)
Şu an için net bir şey kararlaştırmadık lakin çok seveceğiniz ve okurken çok istifade edeceğiniz bir kitapla karşınızda olmayı umuyoruz. Kitabı sevdiğinizi biliyoruz, sizlere en güzel hediyeyi sunmak için çabalıyoruz. Bakalım günler neler gösterecek…
Derginiz öylesine güzel, öylesine doyurucu ki, tebrikler Allah razı olsun. Ne yalan söyleyeyim, ilk çıktığınız günlerde abone olmuş ve kısa bir süre sonra bırakmıştım. (Bize Altınoluk yeter demiştik annemle, o zamanlar çok dikkat etmemiştim). Altınoluk zaten gönlümüzün sultanı da; gerçekten sizin de ne kadar gerekli, ne kadar okunası olduğunuzu görüyorum şu günlerde. Abone olan bir arkadaşımdan takip ediyorum. Ve ilk fırsatta abone olmak istiyorum. Zamanı ve ahireti yakalayıp, iki kanatlı olmak isteyenler ve gençleri anlamak isteyenler mutlaka okumalı. Allah sizlerden razı olsun. Müthiş bir şekilde yükseliyorsunuz, nazar değmesin. :) Bu arada sitemizi de yeni gördüm gayet güzel, Rabbim yar ve yardımcınız olsun. (Betül Alıcı)
Betül hanım duygu ve iltifat yüklü sözlerinizden dolayı teşekkür ederiz. Bir okuyucumuzun bile bu tür güzel hisler içinde olması bize büyük bir güç ve şevk veriyor doğrusu. Eksik olmayın efendim.
Allah bizlere istikamet nasip etsin. Niyetlerimizi biliyorsunuz zaten. Bize düşen kapasitemizi her geçen gün daha da artırmak ve “Dünya Bizi Bekliyor!” şuuruyla hareket etmek. Gücümüzün yettiğince bu yolda olacağız. Başarı Allah’tandır.
70 sayıyı geride bırakmış oldunuz. İnsan yedisinde ne ise yetmişinde de odur derler bizim buralarda. Derginiz için de söylenebilir mi bu? (Kerim Gök)
Güzel soru, zekice. Şimdi güzel bir cevap vermek icap eder:
Bahsettiğiniz gibi, elinizdeki sayı 70. sayımız. Bu ortalama beş buçuk sene demek. Dile kolay… Dergicilik açısından epey büyük bir tecrübe elde ettiğimizi söyleyebiliriz. Lakin büyük pastaya bakınca yeni yeni ısınıyoruz, daha yol uzun…
Sorunuza gelirsek… Biz yedimizde ne isek yetmişimizde de hem oyuz, hem o değiliz. Oyuz çünkü yedinci sayımızdaki aşkı, şevki, heyecanı ve misyonu yetmişinci sayımızda da devam ettiriyoruz. “Dert Çağrısı” yaparak yola çıkmıştık hatırlarsanız… Yetmişinci sayımızda da aynı hedefi gösteriyoruz ve dünyanın bizi –dertli insanları- beklediğini vurguluyoruz. Bu anlamda yedimizde ne isek yetmişimizde de oyuz elhamdülillah…
Diğer açıdan da, yedimizde ne isek yetmişimizde o değiliz. Yani biz sürekli kendimizi yenilemek, kadromuzu genişletmek, daha güzel sayılar çıkarabilmek için didindik bu güne kadar. Çeşitli açılardan büyük tecrübelerimiz oldu ve her sayımıza bunu yansıtmaya çalıştık. Allah nasip ederse bu çıtayı daima yükseklere taşıyacağız ve her sayımızda yeni bir ses, yeni bir soluk olmaya gayret edeceğiz. Bu anlamda yetmişinci sayısında daha güçlü, daha geniş kollu, daha tecrübeli bir dergi ile karşı karşıyasınız. Dileriz her daim yükseliş ufkunda seyrederiz.
Derginizi serinlemek için yelpaze yaptım geçen gün, dağıldı epey, sonra da üzüldüm. Siz bunu hak etmiyorsunuz bence. Öyle değil mi? (Mert Akalın)
Yani bir şekilde faydamız olduysa sevineceğiz ama bu şekilde de hoş olmamış doğrusu. :) Siz iyisi mi bir vantilatör alın ve dergiyi de sadece okuyacak bir arkadaşa hediye edin efendim. Bizi de rahatlatın böylece. :)