Peygamber Efendimiz (s.a.v) hadis-i şeriflerinde buyurduğu İstanbul’un fethi gibi tarihi mirasımızın en yürek kabartan sahnesinde ve dönemin dünyasını değiştiren bir olayın sinemaya uyarlanmasında 2 şeyi beklerdim. Fatih Sultan Mehmet Han gibi kudretli bir sultanın manevi derinliği, fenni ilimlerdeki bilgisi, sanata olan merakı, yöneticilikteki kabiliyeti gibi yönlerinin aktarılması. Ve filmin tamamen bu kadar uzun süren, başta gemilerin karadan yürütülmesi, büyük topların dökülmesi gibi akla ziyan birçok hamlenin yapılmasını gerektiren, Roma İmparatorluğu’nun sonu olan, çağ açıp çağ kapatan büyük bir kuşatma, fetih çerçevesinde geçmesi.
Oysa film tamamen ‘Batı yapımı savaş filmleri’ özentisinde ilerliyor baştan sona. Savaştan önce kralların atlarıyla öne çıkarak konuşması, Ulubatlı Hasan ve Şövalye Guistiniani gibi jön tiplerin aşk kavgası, hele ki Ulubatlı Hasan’ın Truva filmindeki efsanevi savaşçı Aşil karakteri özentisinde başıboş tavırlar içerisinde yaptığı hareketler, herkesin aynı dili konuşuyor olması…
Filmde izleyiciyi en çok şaşırtan unsur Ulubatlı Hasan ve Şövalye Guistiniani’yi birbirine düşüren Era ismindeki kız oluyor. Filmin yüzde 50’si belki daha fazlası İstanbul kuşatmasından ziyade “Era’yı kuşatma” üzerine geçiyor. Öyle anlar geliyor ki Era olmasa İstanbul’u alamazdık diyorsunuz. Fethin en büyük topunu döken O; erkek kılığına girerek top dökümünde, savaş safl arında yer alan O; savaşçıları kendine aşık eden O; havada, karada, surlarda filmin maksimum her 10 dakikasında bir gördüğümüz yüz O. Fatih Sultan Mehmet rolünden sonra ekranda en çok görülen ikinci yüz O.
Film bir yandan da aman bütün meşhur replikleri, sahneleri vereyim eksik kalmasın telaşında ilerliyor. Fatih İstanbul’un fethinde tam psikopata bağlamışken pat Akşemsettin gelir ki ‘Leyla ile Mecnun’ dizisinin dedesini koysalar daha inandırıcı olurdu, pat Hz. Eyyüb’ün mezarı bulunur. Hadi bunu da bulduk sıra atı denize sürmede. O da tamam hadi gemiler karaya…
Bazı eleştirmenler en azından görsel açıdan kaliteli bir film diyor. Bana göre neredeyse bütün toplu savaş sahnelerinin gece görüntüsünde çekildiği! filmde kopan kolların, uzuvların görüntüleri; savaş gemilerinin görüntüleri, surlarda gerçekleşen çarpışmalar gerçeklik ve etkileyicilikten hayli uzak…
Dilerim gün gelir bizim milli ve manevi değerlerimizin heyecanıyla çekilmiş, harcanan paraların büyüklüğüyle övünmek yerine o paranın hakkını veren, tarihimizi sinema sahnelerine taşıyacak genç yönetmenlerden övgüyle söz ederiz.