Suriye’deki diktatörün gidişi geciktikçe bizdeki kafası karışık olanların kafası biraz daha karışıyor. İşte o kafası karışık olanlar, Türkiye’nin Suriye konusunda yanlış ata oynadığından dem vuruyorlar. Türkiye’nin Batı’nın oyununa gelmek üzere olduğundan, bataklığa sürüklendiğinden söz ediyorlar. Bir yılda 10 bine yakın insanın katledilmiş olması görmezlikten gelinip; dün can ciğer kuzu sarması, hatta neredeyse birleşmek üzere olduğumuz Suriye ile bugün savaşın eşiğine gelmiş olmamızın izah edilemeyeceğinden bahsediyorlar.
Yani diyorlar ki bırakalım Baas diktatörlüğünün masum Suriye halkının üzerine saldığı Şebbihalar tavuk keser gibi adam kesmeye biz de seyretmeye devam edelim. Önemli olan ulusal çıkarlarımızdır, demeye getiriyorlar…
Yani diyorlar ki bırakalım adam tankıyla, topuyla şehirleri kuşatıp bombalasın. Kadınların, çocukların çığlıklarına kulaklarımızı tıkayalım olup bitsin. Önemli olan bizim ulusal çıkarlarımızdır, öyle mi?
Yani diyorlar ki bırakalım aylardır kuşatma altında, tüm hayati imkânlardan mahrum bırakılmış insanlar açlıktan susuzluktan ölsün. Nasılsa görmüyoruz. Herkesten daha çok ses çıkarmayalım. Kraldan fazla kralcı olmaya gerek yok. Esed’le, Baas diktatörlüğüyle kan davalık olmayalım. Ne olur ne olmaz. Bakarsın adam iktidardan gitmez diyorlar.
Sözün özü diyorlar ki bırakalım insanlığımız bir kerecik bir kenarda dursun. Ne olur ki, ne kaybederiz ki? Önemli olan ulusal çıkarlarımız değil mi?