Ortadoğu’da taşları yerinden oynatan Arap Baharı’nın en önemli siyasi sonuçlarında biri İslami hareket ve partilerin önünün açılması oldu. Tunus’ta, Libya’da, Yemen’de Mısır’da siyaseti artık İslami partiler ya da bir diğer ifadeyle İhvan-ı Müslimin çizgisi şekillendiriyor.
İhvan-ı Müslimin yani Müslüman Kardeşler Teşkilatı’nın neşet ettiği topraklar olan Mısır’da, parlamento seçimlerinin ardından şimdilerde cumhurbaşkanlığı seçimlerinin heyecanı yaşanıyor. Mısır yönetiminin bir numarası olmak için adaylar arasında kıyasıya bir yarış var. Parlamento seçimlerini yüzde 50’ye yakın oy oranı ile kazanan İhvan, Mayıs ayında gerçekleşecek cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonucunu belirleyecek en önemli siyasi güç olacak hiç kuşkusuz…
Tüm Ortadoğu’da hatta İslam dünyasının tamamına yakınındaki İslami hareketlerin oluşumunda bir ekol olarak derin izler bırakan Müslüman Kardeşler Teşkilatı’na ilişkin farklı yargılar mevcut. Arap Baharı’nda devrim aşamasını geride bırakıp demokrasiye geçiş sürecindeki Ortadoğu ülkelerinin yönetimlerini üstlenen İhvan çizgisindeki İslami partilerin neleri başarıp neleri başaramayacaklarına ilişkin büyük bir merak var. Kimi çevreler umutlu kimileri kaygılı... Bölgesel tüm İslami hareketlere esin kaynağı olan Müslüman Kardeşler örgütüne, onun fikir babası ve kurucusuna, misyonuna isterseniz biraz daha yakından bakalım.
Müslüman Kardeşler Teşkilatı’nın temelleri 1928 yılında Hasan el Benna tarafından atıldı. 1906 doğumlu Hasan el Benna alim bir babanın oğlu idi. İlk eğitimini ondan aldı. Çocuk denecek yaşlarda boyundan büyük meselelere kafasını yoran bir genç olarak dikkatleri çekti. Özelde ülkesi Mısır, genelde ise tüm İslam dünyasının dini ve siyasi anlamda içinde bulunduğu içler açısı durumundan üzüntü duyduğunu ifade ediyor ve bir şeyler yapılması gerektiği sürekli dillendiriyordu. Daha lise yıllarında kurduğu “Haramlara Karşı Mücadele Cemiyeti” ile ileride nedenli etkili bir aksiyon insanı olacağının ilk işaretlerini vermişti.
Altı arkadaşı ile İslam’a hizmet etmek misyonuyla, Müslüman Kardeşler Örgütü’nü kurduğunda ise henüz 22 yaşındaydı. Arkadaşlarıyla birlikte kahvehane kahvehane, köy köy dolaşıp dini irşatlarda bulundu. Nebevi bir metot ile Mısır halkına dinlerine sahip çıkmaları gerektiğini, modern bir İslam toplumu kurulabilmesi için Kur’an ve Sünnet’in kılavuzluğuna dönülmesini gerektiğini anlattılar. “Müslüman Kardeşler”, kardeşlerin gayretleriyle hızla büyüdü. İslami tebliğlerinin yanı sıra Filistin’in işgal edilişinin ümmetin meselesi olduğunu sokak sokak dolaşarak anlattılar.
İhvan-ı Müslümin 1948’de İsrail’e karşı cihad çağrısında bulununca, İngilizlerin hışmına uğrayıp yasa dışı ilan edildi. Tüm faaliyetleri durduruldu. Baskılarla teşkilatın harekât alanı sürekli daraltıldı. Tutuklama furyaları ile “kardeşler” birer birer içeri alındı.
1949 yılının 12 Şubat günü Hasan el Benna’nın şehadet şerbeti içtiği gün olarak tarihe geçti. Bir konferansından çıkarken kendisine silahlı saldırıda bulunanlar Hasan el Benna’yı orada şehit edemediler. Benna derhal hastaneye kaldırılsa da tıbbi müdahaleye izin verilmedi. Kan kaybından şehit oldu. Cenaze namazını 90 yaşındaki babası ve birkaç kadının yakının katılımıyla kıldırıldı. Başka kimseye izin verilmedi. Defin işini de yine 90 yaşındaki babası ve kadınlar gerçekleştirdi.
Hasan el Benna’nın şehit edilmesinin ardından Müslüman Kardeşler gelen tüm Mısır iktidarları tarafından baskısı altında tutuldu. Siyasetten men edildiler. Pek çok mensubu idam edildi. Binlercesi yıllarını hapislerde geçirdi. Tüm baskılara rağmen şehit Hasan el Benna’nın ektiği tohumların filizlenip gürleşmesinin önüne geçilemedi. Onun tüm İslam dünyasında ekol haline gelen düşünceleriyle yetişen talebeleri bugün yıllar sonra da olsa ülkelerinin yönetiminde ağırlıklı söz sahibi oldular.