
Abdulaziz Karakuş / Genç Haber Merkezi
Bu hafta Hilal TV’de yayınlanan Gayrı Resmî programında haftanın en kötü köşe yazısı olarak seçilen Mustafa Mutlu’nun “Varlar-Yoklar” başlıklı yazısına ben de bir göz atmak istedim. Adını duymaktan başka, herhangi bir yazısını okumuş değilim, belki televizyonda farkında olmadan izlemişimdir. –hatırlamıyorum- Yani kimdir, necidir, bir derdi var mıdır, hiç bilmiyordum.
Ta ki “Varlar’ını –Yoklar’ını okuyana kadar. Bunu, gazeteci adayı bir insan için büyük bir ayıp olarak görebilirsiniz, “ya hu utanmaz bir de gazeteci olacağım diyorsun nasıl Mustafa Mutlu’yu tanımıyorum dersin” de diyebilirsiniz. Ne diyebilirim ki haklısınız, siz de haklısınız sol köşedeki bayanlar. Çok derdi varmış, Mutlu’nun…
Tamam canım bu kadar da kızmayın, gençliğime verin, bakın hem hatamdan döndüm artık okuyorum, hem de üzerine analizlerde bulunabilecek şekilde derinlikli okuyorum. Yazıları gerçekten çok derin tespitlerle dolu sayın Mutlu’nun. Bakın mesela bu yazısında reklamları inceleyerek oradan, ülkenin gidişatına değinerek en çok vergi veren patronlara kadar uzanmış…
TV’lerdeki reklam filmleri…
Sayın Mutlu, dikkatlerimizi reklam filmlerindeki büyük değişime çektikten sonra devam ediyor. “Televizyon reklamlarındaki büyük değişiklik dikkatinizi çekiyor mu?
Yıllardır reklamlarını görmeye alıştığımız o büyük markalar artık ya hiç piyasada yoklar ya da gittikçe görünmez oluyorlar...
Onların yerini ise; son on yılda kurulan, sivrilen ve büyüyen firmaların yarattığı markalar alıyor.”
Evet dikkatimizi çekiyor, eskiden bir iki holding markasının dışında reklam olmazdı, reklam piyasası bu holdinglerin tekelindeydi. Şimdi burada bir çeşitlilik oluştu ve (sizin tabirinizle) Allah’ın Kayserlisi, Malatyalısı, Anteplisi de reklam vermeye başladı. Bu güzel gelişmeden bizi haberdar ettiğiniz için teşekkür ediyoruz, görmemiştik.
Yıllardır reklamlarını görmeye alıştığınız babalarınız demek ki bir yerde hata yaptılar ki artık onların reklamları daha az dönüyor. (hiç de değil) Onların yerine gelenler ise yenilikleri gören sizin tabirinizle ‘desteklenen’ bizim tabirimizle ‘önleri açılan’ girişimci ve halktan insanlar. Demek ki kariyer geliştirme sempozyumunda örnek verilecek şahsiyetlere köşenizde yer vererek, sempozyum düzenlememize gerek bırakmadığınız için tekrar teşekkür borçluyuz…
Dört bir yanımız yeni zenginler…
Mustafa Beyciğim devam ediyor bizleri aydınlatmaya: “Bu yeni zenginler her yerde ve her sektörde varlar. İnşaatta ve konut sektöründe varlar...Gıdada varlar...Tekstilde varlar...Giyimde varlar... badem bıyıklarıyla varlar...” (Kendileri sağ olsunlar benim gibi üşengeç değiller, bütün sektörleri alt alta yazmışlar.) Ya ağabeyler size demedim mi şu bıyıklarınızı biraz daha gür bırakın diye, bakın insanları rahatsız ediyorsunuz, buna hakkınız yok!
Yine çok önemli bir tespitte bulunmuşsunuz. Bu demek oluyor ki, bu yeni zenginler eskileri gibi sadece devletin ihalelerine bel bağlamıyorlar ve yeni sektörlerde gelişimlere ön ayak oluyorlar…
“Cadde’de varlar, sokakta varlar, nefes aldığımız her yerde varlar...” ‘Ama Sayın Mutlu onlar da nefes alarak yaşayan canlılar…’ diyesi geliyor insanın.
Peki neden vergide yoklar…
“Sadece nerede yoklar biliyor musunuz?
Dün açıklanan Türkiye’nin En Çok Gelir Vergisi Ödeyen 100 Vergi Mükellefi listesinde yoklar! O liste, yine yıllardır bildiğimiz isimlerle dolu:
İlk 10’un 6’sı Koç!
İsimlerinin açıklanmasını istemeyenlerin kim olduklarını bilemeyiz ama açıklanan ilk 100’de; bu “yeni zengin”lerden bir kişi bile yok...”
Hani sevdiklerim, hani sevenler…
Şimdi haddime değil ama sanki küçük bir çelişki var bu sözlerinizde. Az önce eski reklam verenlerin artık veremediklerinden şikayet ediyordunuz, şimdi en yüksek vergiyi yine onların ödediğini söylüyorsunuz. Demek ki neymiş insanlar reklamları oranında değil, vergileri oranında kazanırlarmış. Mesela, Genç Parti’nin reklam filmleri hala hafızamızdadır, kendisinden eser kalmadığı halde. Yani ya sizin sözleriniz yanlış ya da resmi evrak niteliği taşıyan bu listede yanlışlık var.
Aslında bir de itirafta bulunmuşsunuz isminin açıklanmasını istemeyen kişilerin varlığından bahsetmiş ve bunların kim olduklarını bilmediğinizi itiraf etmişsizin. Ya bahsettiğiniz o az vergi verdiğini iddia ettiğiniz yeni zenginler isimlerinin açıklanmasını istemiyorlarsa ne olacak? Sizin tüm bu iddialarınız boşa gitmeyecek mi?