
Ayşe Doğan
"Güneş dürüldüğü zaman, Yıldızlar (kararıp) döküldüğünde, Dağlar yürütüldüğünde, Gebe develer salıverildiğinde, Vahşi hayvanlar bir araya toplandığında, Denizler kaynatıldığında, Diri diri toprağa gömülen kıza sorulduğunda, defterler açıldığında ve Cehennem kızıştırıldığı vakit her kişi ne hazırladığını bilecektir.” (Tekvir Suresi 29 ayet)
Jules Verne ve H.G. Wells’in romanlarıyla edebiyatın içine giren bilimkurgu, sinemanın da ilk günlerinden beri kullandığı bir tema. Sinemanın ilk yıllarındaki bilimkurgu filmleri o dönemde imkânsız görünen uzay yolculuğu konusuna odaklanır. 1950’lerde ise Hiroşima ve atom bombasıyla tanışan dünya, bilimkurguda uzaya yolculuk temasını bir kenara bırakıp dünyanın nükleer felaket ile yok olması senaryosuna yoğunlaşır. Fakat ardı ardına çekilen filmler bilimkurgu seyircisini yorar. Uzaya yolculuk artık imkânsız değildir ve atom bombası cazibesini kaybetmiştir. Ve insanlığın varoluşundan beri kafaları meşgul eden bir konu bilimkurgunun yeni gözdesi olmuştur: Kıyamet.
Dünyanın sonu mu geliyor?
Dünyayı yok etmeyi kafaya takmış bir yönetmen Roland Emmerich. Kimi zaman uzaylıları salıyor üstümüze, bazen de iklim değişikliklerinin kurbanı oluyoruz. Felaket filmlerini görsel bir şölene çeviren Emmerich, son filminde yine “öleceksiniz” diyor. 2004 yılında vizyona giren Yarından Sonra filmiyle yüreğimizi ağzımıza getiren yönetmen, şimdide Mayalıların takviminden yola çıkarak “2012” adlı filmiyle dünyanın sonuyla ilgili kehanetlerde bulunuyor.
2012 küresel bir felaketin insanlığın sonunu nasıl getirdiğini anlatıyor ve kıyametten kurtulanların macerasını destansı bir şekilde aktarıyor. Filmin tanıtımıysa şöyle: Tarihte daha önce hiçbir kültürde, farklı dinde ve bilim insanları ile devletler arasında bir yıl bu kadar belirgin bir şekilde önem taşımamıştır. 2012, dünyanın sonunu getiren global bir felaketin ardından, kurtulanların kahramanca mücadelelerini anlatan destansı bir macera...
Dev dalgaların büyük dağları aştığı, şiddetli depremlerin büyük şehirleri yıktığı, karaların sulara gömüldüğü filmin, 13 Kasım`da vizyona girmesi bekleniyor. Felaketin kahramanlarını John Cusack, Chiwetel Ejiofor, Amanda Peet, Oliver Platt, Thandie Newton, Danny Glover ve Woody Harrelson gibi kalburüstü oyuncular canlandıracak. Senaryo koltuğunda ise Emmerich’e Harald Kloser eşlik ediyor.
Mayaların kehaneti
2012`de insanlık uygarlığının felaketlerle yok olacağı çok az bir sayıda insanın kalacağı ve buna da Marduk gezegeninin sebep olacağı da rivayetler arasında. Uzmanlar Marduk gibi bir gezegenin dünyaya yaklaşması durumunun şu ana kadar fark edilebileceğini söylüyor. Nitekim NASA, 1984 yılında Pluton dolaylarında, güneş sistemine `girmekte olan` büyük bir gökcismi keşfetti. Bunun doğal bir gezegen mi yoksa yapay bir uzay gemisi mi olduğu anlaşılamadı. İlginç cismin, `spektral` analizinde koyu kırmızı renk verdiği belirlendi. İşte burada ilginç bir nokta var. O da Sümerliler Marduk`un kırmızı renkte olacağını önceden bilmişti.
Mayalara göre bu tarih dünyaya yeni bir başlangıcı getirecek. Mayaların kozmogonisine göre, dünya gezegeninin geçmişi, 13 Baktun’luk (yaklaşık olarak 5125 yıl) devrelerden oluşur ve bunların her birinin bitimi, dünya için radikal değişimler ve büyük yenilikler içerir. Şu an içinde bulunduğumuz devre, Mayalara göre beşinci ve son devredir ve 13.0.0.0.0 tarihinde son bulacaktır. Bizim takvimimize göre de sözü edilen bu tarih, 21 Aralık 2012’ye denk geliyor.
Nicolas’ın Kehaneti
Kıyamet, Son olarak Nisan ayının ilk haftası vizyona giren Kehanet (Knowing) filmine konu oldu. Nicolas Cage’in başrolünü oynadığı filmin konusu şöyle: 1959 yılında, yeni bir ilköğretim okulunun açılış töreninde, bir grup öğrenciden geleceğin neye benzeyeceğini resmetmeleri istenir. Resimleri bir zaman kapsülüne konacak ve 50 yıl boyunca kapsülde saklanacaktır. Ama gizemli bir kız kâğıdını rastgele gibi görünen sıra sıra rakamlarla doldurur ve bunların görünmez insanlar tarafından kulağına fısıldandığını söyler. Yarım asır sonra, yeni bir nesil öğrenci kapsülün içeriğini inceler ve kızın şifreli mesajı genç Caleb Koestler’ın (Chandler Canterbury) eline geçer. Fakat sarsıcı bir keşif yapıp mesajın geçen 50 yıl içinde yaşanan tüm büyük felaketlerin tarihini ve ölü sayısını şaşmaz bir doğrulukla tahmin ettiğini ortaya çıkaran kişi Caleb’ın astrofizik profesörü babası John Koestler (Nicolas Cage) olur.
Baba Koestler belgenin içindeki sırlara vakıf oldukça, üç büyük felaketin daha yaşanacağını ve bunlardan sonuncusunun küresel çapta bir yıkıma yol açacağını keşfeder!
Kıyamet konusunda insanı düşündüren, bu türün meraklıları için güzel bir film olan Kehaneti mutlaka izlemenizi tavsiye ederiz. Zira bu konu daha uzun bir süre senaristlerin kafasını meşgul edecek gibi görünüyor. Dünya, biz gittikten sonra nasıl olacak ve kıyamet nasıl kopacak sorularına en güzel cevabı ise Kuran’dan alıyoruz. Yazımızın başında verdiğimiz Tekvir Suresi, kıyametin nasıl kopacağını anlatıyor. Yalnız unutmayın, kıyamet dünya üzerinde tek bir Müslüman kalmayınca kadar kopmayacak. Ne dersiniz, dünyanın sonuna hazır mıyız?