
15 Mart 2011 tarihinde Deraa kentinde Suriyeli gençlerin duvarlara, rejim aleyhtarı ve valinin istifasını isteyen yazılar yazmasıyla başlamıştı Suriye’deki özgürlük arayışı. O günden bugüne bir yıl geride kaldı. Bu süreç BM rakamlarına göre 8500 kişinin hayatına, onbinlerce kişinin tutuklanmasına ve 300 bin kişinin yerinden edilmesine mal oldu. Uluslararası toplum Baas diktatörlüğünün ömrünün uzamasına müsaade ettiği sürece yaşanmakta olan insanlık dramının çok daha büyük boyutlara ulaşacağından şüphe yok.
2 Nisan’da İstanbul’da toplanacak “Suriye’nin Dostları” zirvesinden nasıl bir karar çıkar ve o karar Baas diktatörlüğünün sonunu getirir mi doğrusu kestirmek güç. Ancak görünen bir şey var ki eli kanlı bu rejim iktidarda kaldığı sürece Suriye, uluslararası analizlerde dile getirildiği gibi kıyı bölgesinde Nusayri-Alevi devleti, Halep ve Şam’da Sünni devleti, kuzeydoğu bölgesinde de bir Kürt özerk bölgelerinden oluşan çok parçalı bir yapıya doğru gidecek.