
İslâm’a göre; alıcı ve satıcı, bir mal alırken veya satarken onu değerinden üstün veya aşağı gösterecek ifâdeler kullanmamalıdır. Muhâtabın zaafından istifâde ederek fiyatlarda teâmülün (fiyat standardının) üzerine çıkmamalıdır. Gabn-i fâhiş’e (kandırmaya) girmemeli, karaborsa, fâizcilik, tartı ve ölçüde hîle yapmamalı, yemîn etmekten kaçınmalı, toplumun zararına olan haram malları alıp satmamalıdır.
Ticâretin kâidelerini Hz. Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ne güzel koymuştur:
“Ey tâcirler topluluğu! Şüphesiz şeytan ve günah alışverişe karışır. (Vâkî olan yemin, lüzumsuz sözler vs. için kefâret olmak üzere) ticâretinizi sadaka ile karıştırınız (temizleyiniz)!
Tüccârlar kıyâmet günü fâcirler (günahkârlar) olarak diriltileceklerdir. Ancak Allah’a karşı takvâ sâhibi olanlarla, iyilik, dürüstlük ve doğrulukta bulunanlar müstesnâ...” (Tirmizî, Büyû, 4)
“Satış esnâsında yemîn, mala revaç verirse de paranın bereketini giderir.” (Buhârî, Büyû’, 26)
Malının değerini bilmeyen bir satıcıya malının değerini bildirmek îcap eder. Onun bilgisizlik, tecrübesizlik ve saflığından istifâdeye kalkışmak, gabindir (kandırmadır). Gönlünde Allah korkusu ve O’nun rızâsını kazanma gâyesi olanlar, bu hususta son derecede titiz ve hassas olurlar. İmâm-ı Âzam Hazretleri, kendisine satın alması için ipekli bir elbiselik getiren kadına malının fiyatını sormuştu. Kadın:
“–Yüz dirhemdir, yâ İmam!” deyince itiraz etti:
“–Hayır, bu daha fazla eder...” buyurdu.
Kadın şaşkınlıkla yüz dirhem artırdı. İmâm-ı Âzam yine kabul etmedi. Kadın yüz dirhem daha artırdı, sonra yüz dirhem daha... İmâm-ı Âzam:
“–Hayır, bu dört yüz dirhemden de fazla eder.” deyince kadıncağız:
“–Yâ İmam! Siz benimle alay mı ediyorsunuz?” demekten kendini alamadı.
Bunun üzerine İmam, kadının, malın gerçek fiyatını öğrenmesi için işten anlayan birini çağırttı. Gelen kişi, elbiseliğin fiyatını beş yüz dirhem olarak belirledi ve İmâm-ı Âzam onu bu fiyattan satın aldı.
Zîra o biliyordu ki, doğruluktan ayrılmak, malların ayıp ve kusurlarını saklamak, bilhassa ölçü ve tartıya dikkat etmemek, insanı çok hazin neticelere dûçâr eder.