
Suriye’deki Baas vahşeti olanca süratiyle sürüyor. Sırtını Şii eksenine (İran-Irak- Hizbullah) ve Rusya’ya dayamanın verdiği güvenle bildiğini okumaya, yani halkını katletmeye devam ediyor. Hiçbir telkine aldırmadan uluslararası topluma meydan okuyor. Başta Arap Birliği yerinde olmak üzere tüm dünyada ekranların başında eli kolu bağlı bir şekilde bu vahşeti izliyor.
Peki nasıl duracak bu insanlık dramı?
Aslında çok fazla seçenek yok. Beşşar Esed ve sülalesi ya çekip gidecek ki buna hiç yanaşmıyor. Ya da ülke çok daha kanlı günlere, iç savaşa doğru adım adım ilerleyecek. Sırtını dayadığı İran ve Rusya “dur” demediği sürece olacak olan Suriye’nin de Iraklaşması, Libyalaşmasıdır ne yazık ki.
Hiç kuşkusuz, Suriye’nin bir an önce istikrara kavuşması, Türkiye açısından da hayati önem arz ediyor. Ancak mevcut duruma göre uluslararası bir müdahale olmazsa Esed rejiminin yıkılması Özgür Suriye Ordusu’nun üst düzey komutanlarının ifadesiyle bile ancak bir iki yılı bulabilir. Bu uzun süre Türkiye açısından, ekonomik, siyasi ve terörle mücadelesi yönünden oldukça büyük riskler taşıyor.
Ancak aynı risk, hatta daha büyük oranda uluslararası bir müdahale olduğu takdirde, yeni bir Irak’ın ortaya çıkması potansiyelini barındırdığı için de söz konusu.