
Dünya medyasında iki konu gündemden hiç düşmüyor. Birincisi tüm Avrupa’yı sarsan ekonomik krizin sonuçları diğeri de Ortadoğu’daki savaş rüzgârları. Hiç kuşkusuz Avrupa’da ana gündem maddesi ekonomik kriz. İşsizler ordusuna her gün binlercesinin eklendiği, iflasların çığ gibi çoğaldığı, kapısına kilit vurulan fabrikalara her geçen gün bir yenisinin eklendiği, evsiz milyonların arttığı, ekonomik buhranın sonucu intihar olaylarının hızla yükselişe geçtiğine ilişkin haberlerden yola çıkılarak; “ne olacak bu Avrupa’nın hâli?” sorusuna cevap aranıyor.
Öyle böyle değil Avrupa’da durum gerçekten vahim. Vahim olduğu kadar düşündürücü de. Yunanistan Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre, bu yılın ilk yarısında, intihar eden ya da intihar girişiminde bulunan Yunanlıların oranı, geçen yıla göre yüzde 40 artmış. Vehametin bir diğer işareti evsizler. Sadece Atina ve civarında 20 bin evsiz olduğu tahmin ediliyor. Yunanistan’ın genelinde ise evsiz sayısının son iki yılda yüzde 25 arttığı ifade ediliyor.
Yunanistan bu anlamda ön plana çıkmış olsa da Avrupa’nın diğer pek çok ülkesinde durum pek farklı değil. Küresel mali krizin pençesindeki Avrupa’da şu ana kadar işini kaybedenlerin sayısının 6 milyona ulaştığı belirtiliyor. 2012’de ise Avrupalıların yüzde 25’inin yoksulluk ve sosyal dışlanma ile karşı karşıya kalmaları söz konusu. Avrupa genelindeki evsiz sayısının 3 milyona yaklaştığı sanılıyor.
Şubat ayında, tüm Avrupa’da bir hafta içerisinde soğuktan ölenlerin sayısının 400’ü geçmiş olması durumun ciddiyetini ortaya koyuyor. Çok sayıdaki soğuktan ölümleri sadece sert geçen soğuk hava şartlarına ve ekonomik krize bağlamamak lazım.
Bu, Batı’nın toplumsal dayanışma ruhunun artık yitirmiş olmasının, zirve yapan bencilliğin ve liberal kapitalizmin acımasız bir sonucu aynı zamanda. Bir de yıllarca sömürdükleri, soyup soğana çevirdikleri mazlum halkların ahı olsa gerek!
Bu arada küçük bir anekdot; şaşırtıcı gelebilir ama Batı’daki evsizlerin en çok bulunduğu ülke Fransa imiş.