
Abdulaziz Karakuş / Genç Haber Merkezi
Kurumlar elimizden gidiyor…
Son yıllarda ülkemizde her alanda bir hareketlilik var. Bu hareketliliği yorumlayanların bir kısmı kurumların ele geçirilmesi olarak değerlendirirken, bir kısmı da köhneleşmiş yapının düzeltilmesi olarak görüyor. Ben ikinci gruba mensup olmakla beraber, yönetenlerin ortak özelliğinin bir yerleri kapmak olduğuna inanıyorum. Yani bu güne kadar yönetime gelip de çevresine adamlarını yerleştirmeyen bir parti örneği görmüş değiliz. Bu durumu meşru görmüyorum ama manzara bundan ibaret…
Son günlerde aynı tartışmaları eğitimle ilgili yapılması planlanan değişiklik çalışmalarında da görüyoruz. Yine hizipleşmeler, yine çatışmalar, yine bir yerleri kapma veya kaybetme korkusuyla sallanan yumruklar. Mesele ülkenin geleceği olunca her kes geleceği elinde tutabilmek için, üzerinde türlü türlü hesaplar yapıyor.
4+4+4
Milli Eğitim Komisyonu’nda günlerden beri gece yarılarına kadar mesaiye sebep olan 4+4+4 sistemi nihayet komisyondan geçti. Geçti ama taslağı geçirenler taslaktan bir şey anladılar mı bilmiyorum. Maddeler oylanırken aynı anda salonda yumruklar konuşuyor, yer kapma yarışı yapılıyordu.
‘Haydi kızlar okula’ deyip sonra da şöyle gireceksin, şöyle giyinmezsen giremezsin diyen zihniyet bu yasaya da karşıydı. Gerekçe olarak da, kızların eve kapatılacağını, küçük yaşta imam hatip liselerine gönderilip zihinlerinin ‘kirletileceğini’ öne sürüyorlardı.
Gazetelerde konuyla ilgili ‘bilgi’ yerine, birbirlerini boğazlayan adamların haberleri daha geniş bir yer kapladığı için, meclisin resmi sitesine girerek eski yasayı ve yapılacak değişiklikleri karşılaştırarak bilgi sahibi olmaya çalıştım.
Neden değişiklik yapılıyor?
Yapılacak değişikliklerin, alt yapı çalışmalarına baktığımızda Avrupa ve Amerika’daki eğitim sistemleri kaynak alınarak hazırlanmış ve taslakta gelişmiş ülkelerin eğitim sistemlerinden örnekler verilmiş. Değişikliğin amaçları arasında özetle şunlar yer almakta;
1- Öğrencilerin fiziksel, zihinsel ve yaş ortalamalarına uygun eğitim ortamlarının oluşturulması
2- Meslek okullarına yönelimi artırmak ve mesleki anlamda yetişmiş kişi sayısını artırmak,
3- Öğrenciler arasındaki eğitim adaletsizliğini en aza indirmek.
Bu amaçlar çerçevesinde baktığımızda, amaçlanan bu değişiklikler acilen değiştirilmeli. Ben orta sona geçtiğimde, aynı okulda
1. Sınıftan öğrenciler de vardı. Düşünün ben 15 yaşındayken 7 yaşındaki bir çocukla aynı bahçede beden eğitimi dersine giriyorum, aynı koridorlarda koşturuyoruz. Defalarca o çocukların büyüklerine çarpıp ağladıklarına şahit olduk. Bir de o çocuğun psikolojisini düşünün…
Taklitten gerçekliğe geçiş…
Cumhuriyetin kuruluşundan beri taklîdi olarak yönünü batıya çevirmiş olanlar neden eğitimde aynı taklitçiliklerini göstermiyorlar. Avrupa’da meslek okulları yüzde 60’larda iken, bizde yüzde 35- 40’larda henüz. Durum böyle olduğu halde, meslek liselerinin önündeki engelleri kaldırmaya teşebbüs ettiğinizde ‘taklitçi zihniyet’ sizi engellemek için bin dereden su getirmekten çekinmiyor.
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Başkanı Prof.Dr. Aysel Çelikel “ÇYDD, 23 yıl önce kurulduğu zaman, bir mücadele verirsek imam hatiplarin önü kesilir, çizgiye gelir, işte devlete bağlanır, ümitlerimiz vardı.” Artık böyle bir ümit taşımadıklarını açıklayarak devam ediyor. “Çok fazla imam hatip lisesi var. Nedir, ne yapmıştır, amaçları nedir bilmiyoruz. Zaten imam doktor, imam avukat, her türlü kadroları yetişti.” diyor.
Bu sözler 1982 yılında değil, 2012 yılında söylendi.
Yapılması planlanan değişikliğin, bana göre eksik olan yönleri üzerinde de duracağım…