
Hz. İbrahim (a.s) ateşe atılıyor… Emir veriliyor: “Esenlik ol!” Ve mucize gerçekleşiyor. Allah’ın Dostu, ateşler içerisinde yanmıyor… Halk mucize görüyor. Şimdi böyle mucize arayan gözler “Bize her şey mucize!” diyen kalpleri görünce, düşen yaprak bile artık mucize oluyor…
Belki her gün milyonlar yaprak, Hz. İbrahim misali ateşe atlıyor. Ancak incecik ve hayat veren nazenin damarlara sahip o yapraklar, aylarca yakıcı güneş altında yeşil gelinliğini giyebiliyor; ateş, binlerce yıldır esenlik olmaya ve aynı mucizenin her gün müşâhede edilebilmesine olanak tanıyor...
Sonbahardan kış aylarına henüz giriyoruz. Dua eden elleri andıran yeşil yapraklarını göğe kaldıran ağaçlar, artık bin bir çeşit renklere bürünmeye başlıyor. Sanki tüm ağaçlar anlaşmışçasına tek renkte karar kılıp dünyayı yeşile boyarken; yine aynı anda Ressamın fırçasından çıkan tonlar, resmi değiştirmeye -sarıdan kırmızıya- gizli cemalini ve hünerlerini sergilemeye devam ediyor. Klorofi l pigmentine sahip binlerce farklı yaprak, güneşten gelen diğer renklerin oluşmasını sağlayan dalga boylarını emdiği için yeşil görünebilmektedir. Çünkü aslında doğada renk diye birşey yoktur. Doğada görülen renkler, farklı dalga boylarına sahip elektromanyetik dalgalardır. (Sen Bu Satırları Okurken… Temmuz 2011, GENÇ)
Çevre şartlarının değiştiğini anlayabilen ağaçlar, kış şartlarında enerji tüketimini azaltmak için yapraklarını dökmeye ve yeşil klorofi l pigmentinin üretimini durdurmaya başlamaktadır. Böylece kavuniçi rengi veren karoten ile sarı rengi veren ksantofi l gibi farklı renkeleri oluşturan pigmentler baskın hale gelerek, güzel içerisinde gizli güzelliklerin örtüsünü kaldırmaktadır.
Göze çok görünen, “basit” karşılanmasın!
Her gün gördüğümüz hatta şu zamanlarda üzerine basıp geçerken elimize alıp tefekkür etmeye dahi lüzum görmediğimiz yapraklar, farklı farklı hikmetlerle tasarlanan sistemler içermektedir.
Hayatımızın vaz geçilmezi oksijenin (O2) üretilmesi için, yapraklar içerisinde küçük yeşil kürecikler bulunmaktadır. Basit bir mikroskop ile bakıldığında yeşil fotosentez küreciklerinin karbondioksit (CO2) gazına ve ışığa kolay ulaşımı için her zaman bir dönüş yaptığı görülür (bkz. Youtube, Chlorophyll Granule in a Plant cell). Böylelikle herkesin bildiği fotosentez olayı gerçekleşerek hayatımız için gerekli olan nişasta ve oksijen, bitkiler aracılığıyla üretilebilmektedir.
Yapraklar üzerinde yaratılan sistemler, göz nuruyla işlenen dantellerden daha güzel, nurun âlâ nur bir görünüm vermektedir. Yaprak içerisine yerleştirilmiş küçük kapakçıklar bitkinin terleme ve O2 - CO2 gazı alış verişinde görev almaktadır. Kapakçıkların konumu o kadar dikkatli dizayn edilmiştir ki güneşli zamanlarda kapakçıkların sürekli açık kalıp aşırı terlemeden ölmesini engellemek için yaprağın alt ve iç tarafına yerleştirilmiştir.
Her yaprağın on parmağında on marifet... Marifetullah’ı görmemiz için...
Bitkilerden ilham alan insanlar nanoteknoloji adı altında yapraklardaki mükemmel sistemleri kopyalamışlardır. Örneğin, Lotus (Beyaz Nilüfer) bitkisi çamurlu ve kirli ortamlarda yetişmektedir. Lotus yaprağı, yağmur damlalarını kullanarak üzerindeki toz ve çamur parçalarının temizlenmesini sağlayabilmektedir. Günümüz teknolojisi Lotus’un bu özelliğini kullanıp nanoteknolojik boyalar üreterek bina yüzeyinin dış kaplamalarının yağmurla temiz kalmasını sağlayabilmektedir.
Herkes böcek kapanların hep böcekleri yediğini düşünür. Ancak Orkide bitkisi yapraklarında yaratılan bu sistemle neslinin devamı için gerekli olan tozlaşmayı sağlamaktadır. Bunun için de arıları kullanır. Farklı Orkide türleri böcek kapan özelliğine benzer bubi tuzaklarına sahiptir. Lotus yapraklarının kokusuna gelen arılar, bubi tuzaklarına yakalanarak polenler arıların üzerlerine yapıştırılmaktadır.
Yüz binlerce farklı bitki, binlerce farklı yaprak… “(Allah) O, yaratmanın her türlüsünü bilir. “(Yasin, 79) Aktara her girdiğimizde aklımıza cennetin gölgesinin en güzel menbaı gelmelidir… Olurda bir gün aktara yolumuz düşerse bu sefer kokusuna veya hangi sorunumuza şifalı geldiğini düşünmeyelim. Ve “amcacım, tüm bitkilerden bir tutam alabilirmiyim? Marifetullah ve Muhabbetullah derdimize şifalıymış tüm bunlar… Sadece tefekkür edeceğim…” diyerek derdimizin üstüne sürelim...