
Yeri dünyanın başşehri İstanbul’da. İki ayrı kampüsü var; biri erkekler için diğeri hanımlar için. Haremlik-Selamlık, olmazsa olmaz kabul ediliyor.
“Rüya, yaşanmış ya da yaşanılması mümkün olan durumlara denir.”
Yeri dünyanın başşehri İstanbul’da. Alan, alabildiğine geniş, iki ayrı kampüsü var; biri erkekler için diğeri hanımlar için. Haremlik-Selamlık, olmazsa olmaz kabul ediliyor.
Eğitim dili; Türkçe, Arapça ve İngilizce… Pozitif bilimler ile İslami ilimlerin birlikte okutulduğu bu okul, Nizamiye medreselerini ve Osmanlı medreselerini andırsa da, onlardan farklı, özgün ve çağın idrakinde bir okuldur.
Burada, bundan sonra dünyaya yön verecek, öncü ve önder şahsiyetler yetişir. Yeni Malkolm X’ler, Bediüzzaman’lar, İbn-i Haldun’lar, Farabi’ler, Mevlana’lar, Edward Said’ler, II. Abdulhamit’ler, N. Fazıllar vs. yetişir.
Dünyanın her yerinden öğrenci kabul eder ve dünyanın her yerinde geçerliliği olacak diplomalar verir. Her yıl Nobel ödüllerinden nasibini alır. Bilimsel çalışmalar yapar, üretir. Özeldir ama öğrencilerin %80’i burslu okur. Türkiye Cumhuriyeti devleti, önünde değil, arkasındadır, her türlü desteği vermektedir.
Batı’nın ve Doğu’nun bir çok meşhur ilim ve fikir adamı üniversite bünyesinde görev almaktadır. Genç (dert sahibi) dinamik, tecrübeli, heyecanlı ve üniversitenin benimsediği değerleri kabul ederek gelen öğretim üyeleridir bunlar. Hocalar böyle olmazsa, istenilen düzeyde öğrenci yetiştirmenin zorluğunu bilir üniversite.
Okulda, Kur’an, Hadis, Siyer, Tasavvuf gibi araştırma enstitüleri, Tefsir, Kelam, Mantık, Cihad gibi ana ilim dalları mevcuttur, Mühendislik, Tıp, Eğitim, İletişim, Spor, Edebiyat, Sanat fakülteleri ile Sosyal Bilimler ve Fenni Bilimler alanlarında bölümler de hâli hazırda mevcuttur.
Yetişen talebeler, Durkheim da çok iyi bilir İbn-i Sina’yı da. Freud’un psikanalizini iyi kavrayan öğrenci İbn-i Haldun’un asıl sosyolojinin kurucusu olduğunu ve “Ümran” kavramıyla neyi kastettiğini bilir. Felsefe’yi akıl yürütme olarak kabul eder, ama Sokrates’in aklını değil, kendi aklını yürütür. Kur’an’da 50 küsür ayette namaz emredilmişken, 200 küsür ayette; düşünmenin, tefekkür etmenin, akletmenin öğretildiğini bilir. Ve bilgi ile amel etme niyetiyle ortaya koyar çalışmalarını.
Teknolojinin tüm imkanları öğrencilerin hizmetine sunulmuştur. Endülüs ve eski Bağdat kütüphanelerini kıskandıracak bir kitap hacmine sahiptir, 2 ayrı bina sadece kitaplar içindir. Ayrıca hepsi bilgisayar ortamında kullanıma sunulmuştur.
Üniversite, akademik çalışmaların yılgınlığı, yorgunluğu içinde değildir, yoğunluğu içinde de boğuluyor değildir. Halktan kopuk, halka da hakka da hizmet edilemeyeceğinin farkındadır. Akademisyenliğin aksiyonerlikle farklı anılamayacağının idrakindedir. İnsanlığın ve özelde Müslümanlarının sıkıntılarına reel düzlemde çareler üretmeye çalışır. “Yeni Bir Dünya Mümkün” anlayışındadır ve İslam Birliği çalışmaları, Müslüman ülkeler arası işbirliği faaliyetleri, Müslümanların gelişmişlik düzeyinin artırılması, yoksulluğun azaltılması gibi uğraşlar, üniversite bünyesinde yürütülmektedir.
Üniversite, sinemanın Müslümanlar açısından da bir sanat faaliyeti olarak icra edilmesi ve hakikatlerin çağın idrakine sunulmasında bir aracı kabul edilmesi için gayret gösterir, bu bağlamda çalışmalar yapar. El-Ezher’i kendine rakip görmez, Oxford’la, Harvard’la yarışır.
Üniversite içinde sınırsız özgürlük yoktur. “Yaratanın çizdiği hudutlar vardır, bunların aşılmaması lazım” anlayışındadır. Bütün dünyaya ve çağlara ilim ve irfan ihraç eder. “Bütün ilimlerin, ama istisnasız bütün ilimlerin ya temelinde Müslümanlar vardır ya da önemli bir katkıları vardır” anlayışını bir paradigma olarak öğrencilerine en başta sunar.
Rüya daha da uzatılabilir ama ben kalanını, sizin, ufkunuzun verdiği imkanlarla donatmanızı istirham ediyorum. Aynı rüyada buluşabilmek temennisiyle…