
Akıl oyunları`nda Prof Nash’in hayali kahramanı ona şöyle demişti. “insanın hayal dünyası ne kadar genişse o kadar vahşileşebiliyor”. O an çok etkilendiğim bu sözün daha sonra tersinin de doğru olduğunu gördüm. İnsan yine hayal dünyası ne kadar genişse o kadar da incelebiliyor. İnce düşünceler ve ayrıntılı eylemlerle sınırları yıkabiliyor.
Bahsettiğim incelme biçimi takva değil elbette. Takva daha ziyade hayvani duyguların ehlîleştirilerek ve güzel duyguları açığa çıkarak ilerlemek demek. Oysa benim bahsettiğim durum bir yandan bir yıldızın kayışına anlamlar yüklerken diğer yandan en sunturlu günahları işlemeye devam etmek. İnce ve kalından mamul bir hayatı eğirememek, ipi koparmak, kirmanı parçalamak…
Bulunduğumuz zaman dilimi ve belki daha da ötesi böyle… hem kaba hem nazik, hem iyi hem kötü, hem süper hem beter insan. Ne kötü tam kötü, ne iyi tam iyi, ne haklı tam haklı… Hal böyle olunca “pişmanlık” en çok hissettiğimiz duygu haline geliyor.
Hani o meşhur “akbaba ve çocuk” fotoğrafını çeken Kevin Carter gibi… o fotoğrafla pulitzer ödülünü kazanmış ama bastıramadığı vicdanının sesi onu intihara sürüklemiş ve ardında bıraktığı mektupta şöyle demişti: “o çocuğu kurtarabilirdim” Kevin Carter da işte o mezkur ikilemi yaşamıştı. İyi miydi kötü mü, kurtarmak görevi miydi değil miydi, öncelik işte miydi insanlıkta mıydı…
Neyse sadede gelelim…
Geçtiğimiz günlerde bir gazeteci hayatını hiçe sayarak bir bebeği kurtardı. Hiç duymadınız değil mi… o da zaten duyulsun diye yapmadı.
Osmaniye Kadirli ilçesinde bir kadının kullandığı otomobil yol kenarında bulunan sulama kanalına uçtu. Bu sırada, gittiği bir haberden dönen Cihan Haber Ajansı muhabiri Burhan Demircioğlu ters dönen otomobilden bir kadının "Bebeğimi kurtarın" çığlığını duydu. Demircioğlu suya batmakta olan otomobilin camını kırdı, önce 6 aylık bebeği sonra anneyi kurtarıp yol kenarına çıkardı.
Bebeğin nefes almadığını fark eden gazetecimiz, bebeğe kalp masajı ve suni teneffüs yaparak tekrar hayata dönmesini sağladı… ama işin asıl ilginç tarafı ne biliyor musunuz: muhabirin yüzme bilmiyor oluşu….
Muhabire ödül verilir mi, ismi bir yerlerde duyulur mu bilmiyorum ama tek bildiğim muhabir bir “ikilem” yaşamadı. Makinayı kenara attı, “insani bir refleks” ile suya atladı.
“İnsani refleks” işte tam da aradığım tabir bu!
"Düştüğümüz her ikilem, reflekslerimizin köreldiğini gösterir” vermek istediğim mesaj da bu!
Rabbim ikilemlerle ilintili ikircikli hallerimizi hayra çevirsin…

A Beautiful Mind (Akıl Oyunları) 2001