Taha Süren`e, askerdeki Yusuf Öztürk`e...
(Mail`den ç-alıntıdır...)
Bir sürü iş var. Yemek için dışarı çıktım şimdi. Yiyecek bir şey bulamadım. Yemek istediklerim yok, yemek istemediklerim var.
Mesela hamsi var mesela marul mesela lahmacun var mesela tavuk döner. Yani aslında, yani belki de, yani bu yaniler boşu boşuna…
Hiç güzel şarkı da dinlemedim bugün. Zihnimi bloke edecek şöyle ben dalıp gideceğim. Transa gireceğim. Çalışıp dökeceğim işi hayt huyt. Olmadı. Ama, biraz önce bir şarkı servis edildi. Zaten bunları dinliyorduk bu sene bolca. Ama bu şarkı da fena değilmiş ha. Keşke sabah gelseydi. O zaman tavuk döner yiyebilirdim. O zaman belki lahmacun çekerdi canım.
Bu günlerde çok şişkoladım. Biraz önce yalan söyledim.
Ama şarkı güzel dimi. Bazı konularda anlaşsak iyi olur bence. Bi kere karnım çok aç. Bi kere, hayır 7 milyon 3 yüz bin 6 beş 3 kere çaldı telefon. Telefonlardan nefret ediyorum. Bi kere, hayır 3 milyon 6 yüz 1000 2 beş 8 on 1 yedi kere nefret ediyorum telefonlardan.
Şarkı güzel ama dimi.
Bu konuda anlaşalım bari. Şimdi çıkıp yemek yemeliyim. Bugün çok çalıştım güzel yemek yemeliyim. Sonra Mecidiyeköy`e gitmeliyim. Aslında... Bak aklıma geldi. Coşkun sucuk var orada. Ondan mı yesem. Ama çok açım. Kim dayanacak oraya gidene kadar. Hem erken kapanıyor.
Telefonlar çalıyor ben duymuyorum. Çünkü kulaklık var kulağımda.
Ama şarkı güzel dimi.
En iyisi biraz yürümek. Biraz yürümek her zaman iyi gelir. Karnı doyunca insan daha şey oluyor...
Daha ney? Daha bir şey olmuyor ki!