Önce hocası konuştu, sonra öğrencisi. Seçim tahminleri konusunda otorite haline gelmiş hoca “Üç dört sene sonra Türk üniversitelerine başı açık halde üniversiteye gelen kızların sayısı çok az olacak” diye açıklama yaptı. Öğrencisi ise hocasına saygısı olduğunu ama bu tür bir öngörü yapmanın mümkün olmadığını söyledi: “Üniversite mezunlarının yüzde 70’inin başı örtülü olsaydı bu doğru olurdu. Ama 40 yaşındaki üniversite mezunu bir kadının başı hâlâ açıksa bu araştırma yanlıştır. Gelecekte üniversitelerde türbanlı sayısı artacak demek için müneccim olmak gerek.”
Peki bize ne bundan? Hocanın değil de öğrencisinin, sözlerini temellendirmek için söylediği bir iddia var ki durup düşünmeyi gerektiriyor. O da şu: “Türkiye’de eğitim ve gelir seviyesi yükseldikçe örtünenlerin oranı azalıyor.” Demek insanlar para kazanmaya başladıkça örtünmeye ilişkin hassasiyet azalıyormuş, bir. Yine eğitim seviyesi yükseldikçe, yani okudukça örtünme hassasiyeti azalıyormuş, iki.
Dindarlığı üç K ile (Kasa, Kampüs ve Kent) barıştırmadan ya da bunu başarabilmişlerin hayat tecrübelerini güzel örnekler olarak sunma başarısını göstermeden Türkiye’nin kendisi ile mücadelesi bitmeyecek. Türkiye kendi ile savaşan bir ülke olmak istemiyorsa kasasını, kentini ve kampüsünü dindarlaştırmak zorunda.