
Abdülaziz Karakuş / Genç Haber Merkezi
Ülke gündemimizin yoğunluğu her zamanki gibi kan revan içinde. Bu kadar yoğunluk içinde neleri gözden kaçırıyoruz ya da neleri gözümüzden kaçırıyorlar bir bilsek...
Hepimiz ermeni soykırımı tasarısına kilitlenmişken, nelerin alttan geçirildiğini az çok biliyoruz.
Bunların dışında benim için önemli olan başka bir husus da arada kaynayıp gitti.
Konu İstanbul Barosunda yaşanan türban zulmü.
Samanyolu haberde okuduğum şu haber beni bir hayli gerginleştirdi:
“Olayın mağdurlarından, Zeynep Çavuşoğlu, garip yasağı şöyle anlattı: ‘Adliyede geçen 6 aylık stajın ardından, İstanbul Barosu`nda staj yapmak istedik. Fakat eğitimlere başörtümüz gerekçe gösterilip alınmadık. Baroda staj yapmamıza izin vermedikleri için, stajımı Van Barosuna aldırdım. Şu anda Van Barosuna kayıtlıyım. Yasak sadece baronun kendi alanında sınırlı kalmadı. Mesela İstanbul Barosu, Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) sertifikası için kurs veriyordu. Otellerde yapılan bir eğitim semineri olmasına rağmen başörtülü olarak giremedik. Otel kamusal alan değildi. Ama buna rağmen otele giremedik. Bu yüzden de CMK sertifikası alamadım.’
Ruhumda yaşadığım bu gerginliğe görünürde Baro sebep olmuş görünse de asıl müsebbibi, bu ve benzeri konuları yıllardır halledemeyen meclistir.
İstanbul Barosu eski Başkanı Muammer Aydın 8 yıl süren başkanlık dönemi boyunca hiçbir başörtülü stajyer avukatı staj merkezinden geri çevirmediğini söyledi. Kişilerin şahsi görüşlerine göre yönetilen kurumlarda bu olayların yaşanması gayet normalken, yaşanmaması anormal olur.
Önceki başkan böyle bir uygulama yapmadığını söylerken, şimdi ki başkan da geçmişte de bu uygulamarın olduğunu söylüyor. Tam bir deli saçması. Hakkın, hukukun koruyucusu konumundaki bir kurumda bile, hak ve hukuk bu kadar açık bir şekilde çiğnenenince yaşadığımız hukuksuzluklara göz yumasım geliyor.
Artık şapkamızı önümüze koyup düşünmenin zamanı gelmedi mi? Lütfen yine aynı şeyleri yapıp yerimize oturmayalım. Baroya kızıp gaz boşaltmanın, sonra da onun yeni bir rezalete imza atmasını beklemenin devrinin geçtiğini anlamamız lazım.
Bu vakanın bir an önce meclise gelip, en az şike yasası kadar, ilaç yasası kadar, hiç olmazsa vekillerin maaşına yapılan zam kadar hızlı ve dört partinin de anlaşmasıyla bir nihayete erdirilmesini bekliyoruz.
Yüce meclisimizin, istediğinde çok güzel anlaştığını da son yaşananlarla birlikte görmüş bulunuyoruz. En azından bu maaş gazıyla başörtüsüyle ilgili sorunları bir gecede meclisten geçirebileceğimize olan inancımız artmıştır. Lafı güzaf yapmanın manası yok.