Yapılan araştırmalara göre, çocuklar yılda yaklaşık 900 saati okulda, bin 200 saati ise televizyon karşısında geçiriyorlarmış. İlköğretim çağını tamamlamış bir çocuk yaklaşık olarak 100 bin kadar şiddet sahnesi ve 8 bin ölüm ya da öldürme sahnesine maruz kalıyormuş. Bu veriler, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı Prof. Dr. Davut Dursun’un bir basın açıklamasından.
Dursun, bu verilere dayanarak RTÜK’ün müeyyidelerinin çocukları zararlı yayınlardan korumak için yeterli olmayacağını ifade etmiş. Dursun’a katılmamak elde değil. Medya sahiplerinin toplumun değer yargılarını hiçe sayan yayınlarını önlemek ancak topyekûn bir bilinçlenme ile mümkün olacak. Bu da tek tek herkesin medya ile ilişkisini gözden geçirmesine bağlı. Diğer türlü sorumlu başlayan yayıncılık tecrübelerinin neden kısa zamanda diğer medyaya benzeştiğini anlamamız mümkün olmaz.
Medya, toplumun aynası aslında. Fert her zaman merkezde duruyor. Birim insanın kalitesi, topluma ilişkin olguların kalitesi ile doğrudan irtibatlı. Medya sahiplerini, yaptıkları yayıncılıktan ötürü şikâyet edenler şunu bilmeliler ki bu insanlar ancak “piyasa terbiyesi”nden anlarlar. Piyasaya ise birim insana sahip olan hâkim olur. Şikâyet edelim, çözüm arayalım ama şunu da bilelim ki bu işler uzun vadeli işlerdir, palyatif tedbirlerle çözüm olmaz.