
Çocukluğumun yaz aylarında, mahalle arkadaşlarım Tokat’tan, Malatya’dan, Kars’tan, Samsun’dan bahsederdi, birer masal gibi dinlerdim onları. Neredeyse herkes, uzak diyarlarda yer aldığını düşündüğüm köylerine giderdi, hasret kaldıkları memleketlerinin yolunu tutardı. Bendeniz Esenler’deki Otogar’ın kenarında yolcu otobüslerini izler, plakalardan şehirleri tahmin etmeye çalışırdım.
Sahiden nasıl bir yerdi Anadolu, nasıldı bu memleketin uzak köşeleri, sanırım sadece coğrafya dersi çerçevesinde anlamaya çalışırdım. Bitki örtüsü olarak makiyi zihnimde canlandıramazdım mesela. Ya da bozkır deyince akla ne gelmeliydi, emin olamazdım. Peri bacalarının resimleriyle yetinir, Karadeniz’i hamsiden ibaret zannederdim.
Yani anlayacağınız, bir büyük merak ve iştiyak konusuydu Anadolu benim için. Yüreğimde “Acaba ben de görür müyüm uzakları?” duası saklı dururdu.
Ne zaman ki büyüdüm, Allah gönlümdeki ukdeleri çözmem için vesileler ortaya çıkardı. Kah bir konferans için Erzurum’a gittiğim oldu, kah çocukları Ardahan’a götürmek nasip oldu. Yeri geldi Çorum’da soluk aldım, yeri geldi Ahlat’ın büyüsünde kayboldum. Aşağı yukarı GENÇ kurulduğundan beri, yani on altı senedir, Anadolu’nun neredeyse dört bir yanını, çeşitli vesilelerle gezmeye başladım, Allah ömür verdikçe de bu memleketin ara sokaklarını adımlamayı, binbir farklı insanla, çeşit çeşit kültürle tanışmayı bir vazife addediyorum adeta. Çünkü Anadolu’yu tanıdıkça görgüm artıyor, bilgim çoğalıyor, ufkum açılıyor, taassubum kırılıyor, gönlüm güzelleşiyor, ne eşsiz bir hazineye malikmişiz, derinden hissediyorum.
Evet, dergimizin bu sayısı herkesi adeta yola çıkarmak üzere hazırlandı.
Niyetimiz hareketteki bereketten istifade etmek, samimi niyetlerle çıkılacak her yolculuğun binbir güzel tecelliyle taçlanacağını vurgulamak. Lakin bu sayımız, özellikle ve öncelikle Türkiye’nin dört bir yanına odaklanmamızı, hiç gitmediğimiz şehirlere, köylere gitmek için vesileler aramamızı telkin ediyor.
“Para yok ki, ekonomik sıkıntılar da çok, dalga mı geçiyorsunuz bizimle?” demeyin sakın. Eğer niyetine girerseniz, Türkiye’nin her yerinde bir kapınızın olduğunu göreceksiniz. İnsan insana şifadır, buna inanıp sevdiklerinize selam verip, “Sana geliyorum.” demeniz kâfi. Düşün yollara, az gidin uz gidin, doğan her yeni gün sonsuz imkanlar sunsun önünüze, seyredin âlemi güzel güzel. Hem zaten Rabbimiz yeryüzünü inceleye inceleye, her gördüğümüz yerden dersler çıkara çıkara gezmemizi emretmiyor mu bizlere? Yani seyahatlerimize ibret, hikmet, hürmet eşlik ettiğinde, her anımız aynı zamanda ulvi bir ibadete dönüşecek.
“Benim kimsem yok, nereye gideyim?” demeyin, sağlam niyetler alın ve gerekirse “zuhurat” yolcuklarına adım atın. Allah’a güvenerek, hayır umarak, “Rabbim sonsuz tecelline şahitlik etmek istiyorum” diyerek, düşün yollara. Göreceksiniz, Anadolu’nun neredeyse her köşesinde bir gönül sizi misafir etmek için bekliyor, bir çeşme size su ikram etmek için serin serin akıyor.
İşi kolay kılmak için, GENÇ okuyucularımızı kendi aralarında ziyaretleşmeye ve tanışmaya da davet ediyoruz. Yani köyünüze davet bekliyoruz, şehrinize gelmek istiyoruz, çayınızı içmek istiyoruz, var mısınız? Sosyal medyada #memleketimebeklerim etiketiyle “Ben buradayım, misafire hazırım.” daveti yapanlara ve bu davetlere icabet edip yollara düşenlere şimdiden selam olsun. Bu vesileyle nice güzel seferler, nice nitelikli tanışıklıklar, nice bereketli hatıralar meydana gelir inşallah. Haydi, bismillah...
SORULARININ CEVABI BU KİTAPTA
Bu seneki hediye kitabımızda, genç dostlarımızın aklına takılan soruları, Osman Nûri Topbaş Hocaefendi cevaplıyor. Büyük bir külliyatın içinden özenli bir gayretle derlenen “Gençler Soruyor” isimli eser, yeni dönemde sadece GENÇ Dergi abonelerine hediye edilecek. Hakikat arayışındaki genç dostlarımızın baş ucu kaynaklarından birisi olacağına inandığımız bu kitabın, binlerce insanla buluşmasını arzu ediyoruz. Şu ana kadar büyük bir teveccüh gördü, duyuru konusunda sizlerden dua, destek ve ilgi bekleriz.
Ağustos ayında görüşmek üzere.
Muhabbetle.