Onu gördüğünde papatyaların yemyeşil çimenlere saçılmış hâli gibi bakmaya doyamazsın. Gece, ay ışığıdır gönüllerde; gündüz, bembeyaz bulutlar gibi hafif. Dilinde zikriyle, alnında secdesiyle tüm âlem ona âmâde. Kuran-ı Kerim’in nuruyla aydınlanır güzel gözleri. Kulakları aşinadır, dudakları onunla tatlanır. Peygamber’in sünnetleri ömrüne süzüldükçe daha da bir ballanır. 

 

Çocuklarına iyi bir annedir, eşine iyi bir yâran, ana babasına kapanmaz bir amel defteri, ümmet kardeşlerine ise hayat boyu el ele yürüyebileceği candan bir arkadaş. Onunla yürünen yollar gül bahçesidir. Onunla çekilen çileler bu dünyanın cilvesidir. Onunla dökülen gözyaşı cennet ırmağıdır. Onun gönlünün gönlüne dokunması sırr-ı lâtiftir. Onun gözünden görmek, yaratılmış her şeyde yaratanı görmektir. Her anı tefekkür etmek, onun her sohbetinde meleklerin saf saf semadan indiğini hissetmektir. Rabbini, Resulünü, ehlibeytini, sahabelerini gönlünde hissedip gönül dinlendirmektir. En güzeli ise Allah Resulü’nün mübarek dilinden onu dinlemektir. Ne demişti Allah Resulü: 

 

“Ey Ömer, dünyanın en kıymetli hazinesini sana bildireyim mi?” 

 

“Bildir ya Resulallah.”

 

“Dünyanın en kıymetli hazinesi saliha bir hanımdır.” 

 

Ey güzeller güzeli Rabbimiz! Etrafına saadet pınarları saçan, iman esaslarını iliklerinde yaşayan, kalbi hep senin için atan cennet kokulu saliha hanımlardan olmayı, biz ümmet hanımlarına nasip et. 

 

Nasip et ki, gönüllerimiz arşa yükselsin. Nasip et ki, her halimizle ümmet şenlensin. Nasip et ki, dünya ve ahiret senin nam-ı celilinle süslensin. Nasip et ki, ümmeti Muhammed senin derdinle dertlensin. 

 

Vesselam...