Dünyada pek çok propaganda müzik eşliğinde yapılıyor. Şer odakların müziği, ritmi nasıl kullandıklarını artık hepimiz biliyoruz, zihinlerin işgalinin bu şekilde gerçekleştiğini de. Filmlerde, dizilerde dayatılmak istenen fikirler usul usul işleniyor notalar eşliğinde. Biz sadece evleri, sokakları, mescitleri, tarlaları gasp ettiklerini sanıyoruz ama zihinler abluka altında, farkına varmak gerek.
Sanıyorum orta birinci sınıftaydık. Şimdilerden farksız, o günün en popüler müziği ne ise okulda söylenir, sıralarda ritim tutulur, ezbere bilmeyenler çaktırmamaya çalışsa da pek göze batardı. Ağabeyi-ablası gençlik çağlarında olanlar farklı lisanlarda değişik şarkılar bilir, söyler, muhtemelen de yanlış yunluş tüm sınıfa yuttururlardı.
Yine böyle bir teneffüs sonrası sınıf coşmuşken sert bakışlı Fen Bilgisi öğretmenimiz sınıfa girdi. Kendisi aynı zamanda sınıf hocamızdı da. Kapıdan sesleri işitmiş olacak, yüzünde muzip bir gülümseme vardı. Kısa bir süre geçip, durun, susun, gürültü yapmayın, dedikten sonra derse başladı. Hücre çeperi, mitokondri, endoplazmik retikulum falan derken ders bitti. Zil çaldıktan sonra sınıfa şöyle bir bakıp sordu: “Aranızda türkü bilen var mı?”
Öyle birden sorunca bilen varsa bile söyleyemez tabi. Kem küm, falan feşmekan… “Tamam” dedi, “çarşamba günü rehberlik dersinde görüşürüz.”
Hoca o gün elinde tuhaf bir çalgı aletiyle sınıfa girdi. Elindeki sazı Yeşilçam filmlerinde gördüğümden emindim, adı neydi ki? Yaşları on-on bir arası değişen bakışları fazla merakta bırakmak da istemedi. “Buna” dedi, “cümbüş denir, ses verin bakayım AAAAAAAA.”
Öğretmenimiz o gün bir başladı söylemeye, üç yıl boyunca okulun olduğu her çarşamba bıkmadan usanmadan bize türkü söyledi. “Eklemedir koca konak” diye başlar, fındık dallarını yeşillendirip bitirir, “Osman Abim evde mi, ah kadifeli yerde mi” deyip “Aman ördek, yeşil meşil ördek” ile neşelendirir, bazen de anlatacağı şeye binaen aklına gelen türküyü aktarırdı. Misal “Dost dost diye nicesine sarıldım” diye başladığı bir dersi, toprağın önemi hakkında konuşarak bitirdiğini hatırlıyorum.
Öğretmenimiz yıl sonu müsamerelerine özel türküler öğretti, söyletti söylemek isteyenlere. Şöyle de bir şey koyuldu sınıfımızın ismine: Cümbüş’ün Telleri.
Uzaktan bakınca, aman efendim hiç sazlı sözlü rehberlik dersi mi olurmuş hiç, diyesi .....................................................................