Aslı Toprak
ski Roma`nın en ünlü sirki Circus Maximus bir araba yolunun çevresinde binlerce kişinin oturabileceği basamaklı sıralardan oluşuyormuş. 250.000 Romalı’ya gösteri yapılırmış. En ön sırada asil kişiler oturur arka taraflarda sıradan insanlar yer alırmış. İki, dört ya da daha çok sayıda at koşulan araba yarışları üzerine halk bahse tutuşur, esirler vahşi hayvanlara atılır, köleler birbirleriyle ölesiye dövüştürülürmüş. Kanlı ve acımasız gösterilerden halk büyük zevk alırmış. İleriki yıllarda sirk kültürü geliştikçe(!) sirkler fiziksel bozuklukları, eksiklikleri olan insanları sunmuş halka. İzleyiciler eğlensinler diye cüceler, siyam ikizleri, denizkızları, bacaksız adamlar eklenmiş sirk ekibine…
İşte tıpkı Circus Maximus gibi son günlerde sirk ortamlarını evimizin içine taşıyan, soframıza oturtan, adı da içeriği ile alakalı olmayan bir program var: Yetenek sizsiniz. İnsanların yeteneklerinden çok kişilerin show dünyasına uygun olup olmadığına önem veren üç asilzade(!) insanları değerlendiriyor ve yetenekli olup olmadıklarına karar veriyor. Genelde müzik dünyasında şu aralar geçer akçe olan rap, hip hop söyleyen black dans yapan kim varsa beğeniyor bu üçlü, ufacık çocukların bi taraflarından uydurdukları kıytırık sözlü parçaları “vaw” diyerek göklere çıkarıyor. Ya da ufak tefek kızların bizim örf ve geleneklerimizle alakasız danslarını “demek bizde de böyle modern dans toplulukları varmış” minvalli sözlerle gözleri yaşararak izliyor. Avrupa’nın sinir bozucu kültürü ile ürik asit yarıştırmaya can atıyor bu üç asil. Özünde gerçekten yetenekli olan insanları; ‘show dünyasında bir işe yaramayacakları’ düşüncesi ile “önünüz açık değil” diyerek eleyebiliyor. Kafasından en toplanmayacak, en çarpılamayacak işlemleri bir hesap makinesi kıvraklığı ile çözebilen, kendine münhasır tavrıyla farklı bir dünyanın eşiğinde gezinen bir adamı yeteneksiz(!) bulabiliyor jüri üyeleri…
Böylece o ve onun gibi şanslı olan birkaç kişi bu yarışmayı en az hasarla kapatıyor. Çünkü işin kanlı ve vahşi bölümlerinden kurtuluyorlar. Kurtuluyorlar dedim evet. Çünkü Circüs Maximus’tan beter show dünyası arenaya çıkan yarışmacıları bir köle gibi birbirleri ile dövüştürmeye ve bu dünyada var olabilmek için birbirlerinin yok olmasından medet ummalarına kadar götürebiliyor. Ya da bu dünyanın aslanlarıyla bin bir türlü mücadeleye giren kurbanlarını “popülerlik” çukuruna doldurmaya devam edebiliyor.
Jüri üyeleri, birtakım özürlü insanların ya da maddi durumu kötü olan çocukların hayat hikâyelerini kasten tekrar tekrar sorup “seni okuturum, elinden tutarım” tarzında lütuflarla halktan kendi asaletlerini tasdik ettirmek adına kocaman bir evet alabiliyor. Bu evet üstelik onlara daha fazla reklam olarak geri dönüyor. Böylece bir meta haline dönüşebiliyor yaşam hikâyeleri ve özürlü insanlar. Tıpkı eski sirklerde olduğu gibi.
Sirk kültürünün bu denli gelişmesini bazı erişkinler çocukluktan kalma bir sevinçle el çırparak karşılayabilir. Oturup yarışmacısına üç kuruş kazandırmayacak bir programın raitinglerde tavan yapmasına vesile olabilir. Roma imparatorluğu gibi ikiye bölünmüş kendi düşünce dünyasını birleştirmek yerine hepten ufalayıp Nero gibi bir kıvılcımla yakabilir. Hatta “tanrım neden benim bir yeteneğim” yok diyerek “yetenek” kavramının aşınıp, yıpranıp, yozlaşmasına katkıda bulunabilir…
Ama şu bilinmelidir ki, gösteri toplumuna katılan her birey “tasviri nesneye, kopyayı asıla, temsili gerçekliğe” tercih etmeye başlıyor demektir. Debord’un dediği gibi “birey kendini egemen ihtiyaç imajlarında bulmayı ne kadar kabul ederse kendi varoluşunu ve kendi arzularını o kadar az anlar”. Böylece olması gereken değil böyle olmalıdır denilen kalıplara girmeye başlar insan. Gösteri bittikten sonra kalkıp evin içinde aptalca dans etmeye, sesinin güzel olup olmadığını anlamak için gece yarısı rap söylemeye başlayabilir.
İnsanlıktan çıkıp şaklaban olmayı başarırsanız ve Circus Maximus’ ta çalışan bireyler gibi gösterinin bir parçası olarak ölebilirseniz işte o zaman asıl yetenek sizsiniz demektir. Çünkü bunca gerçeğin içinde şovdan medet umarak yaşlanmak da bir “ yeti”dir muhakkak.