Bu ay size 2006 yapımı bir Mesut Uçakan filmini tavsiye ediyoruz: Anka Kuşu
Çektiği filmlerle sinemamızda ayrı bir yer edinen, Türk sinemasına değer katan yönetmenlerden Mesut Uçakan, biraz da kendimden dediği Anka Kuşu’nda Yönetmen Selman’ın hayatını küçük yaşlardan alarak belli bir döneme kadar tarihi süreçlerle de paralellik sağlayarak işliyor.
Filmin kahramanı Selman küçük yaşta geldiği İstanbul’da inanç ve tefekkürden uzak bir hayat içerisinde idealist ve ödüller almış bir yönetmen olur. Fiziğin sınırlarının metafizikle nasıl aşılabileceğine dair sorgulamaları, küçük yaşta babasının dindar bir insan olması sebebiyle ülke sıkıntılı günler geçiriyorken kaçırılması, yaşadığı inanç ekseninden uzak hayat Selman’a fikri noktada sancılar yaşatır.
Film yer yer 12 Eylül döneminde yaşananlara, başörtüsü zulmü gerçeğine de göndermelerde bulunuyor.
Filmde hayli zikir sahnesi yer alıyor. Bu zikir halkalarında bulunanların diğer Türk filmlerinde yer alan zikir sahnelerindeki gibi tek tip kıyafetler içerisinde olmamaları, gündelik kıyafetler içerisinde olmaları, şeyhin kurduğu birkaç cümleden sonra zikirleri başlatması izleyiciyi de harekete geçirecek kadar gerçekçi.
İnsanın kendini aşkınlığı noktasında bir seyir sergileyen film müzikleriyle de beli bir kaliteyi yakalıyor. Fakat sahneler arası geçişlerdeki acemilik ve filmin ana malzemesi olarak gösterilen Selman’a babasından kalan kutuyla verilen mesajın basitliği filmin kalitesini düşüren etkenlerden olarak dikkat çekiyor.