
Gamze Çakır
Sevgimin muhatabı canım çocuklara…
Hediye almayı da vermeyi de çok severim. Özellikle ansızın gelen, herhangi bir sebebe dayalı olmayan, sadece içten geldiği için takdim edilen hediyelere hayranımdır. Bununla birlikte emek verilerek hazırlanan, maddi değerinden ziyade manevi değerine önem verilen hediyeler her zaman daha kıymetli olmuştur benim için. Bu nedenle küçük ya da büyük, yaş fark etmeksizin akrabalarımın, arkadaşlarımın çoğuna içimden geldiği gibi hediyeler veririm, mutluluklarına ve hediyeleşmeyi sürdürmelerine vesile olmak isterim. Mesafe olarak uzakta yer alanlara günümüz imkanlarını kullanarak hediyelerini ulaştırmaya çalışırım.
Küçük kuzenlerim de benim gibi düşünüyor olsa gerek, bir sürü hediye hazırlarlar bana. Her birinde küçücük parmaklarının izinin yer aldığını bildiğim, gönüllerinden geçtiği gibi, severek hazırladıkları birden çok hediyeyi bir anda verirler bana hep. Ben de biriktiririm onları. Kocaman bir kutuda saklarım. Yılların eskitemediği, eskitmek bir yana daha da değerlendirdiği bu hediyelere gözüm gibi bakarım. Ara sıra bu kutuyu açar, içindekileri tek tek inceler, her incelememde tekrardan hayran olur, geçmişe dair biraz hüzünlenir, geleceğe dair ise umutlanır ve o anın tadını çıkarır, sonra hepsini itina ile yeniden ait oldukları yere kaldırırım. Kullanmam için verdiklerini ise seve seve kullanır ve soranlara da “çok sevdiğim şu kişiden hediye” diye gururla söylerim. Çünkü el emeği olan ve bilhassa benim için hazırlanan bu eşyaları taşımak bana çok başka bir keyif verir.
Daha önce hiçbir zaman tatmadığım bu keyfi, bana tattıran ve bu satırların muhatabı, yaşları küçük gönülleri kocaman olan o kişilerene kadar teşekkür etsem azdır. Çünkü yıllardır olan istikrarları, sevgilerini ifade ediş tarzları, yaşıtlarının aksine meşgul oldukları işleri, her bir hediyedeki düşünceleri beni hep duygulandırır, hep şereflendirir, hep gururlandırır. Gönlümde böylesine güzel duygular yeşerten ve masumca sevebilmeyi her defasında bana hatırlatan bu kişilere ne yapsam yetersiz kalır diye düşünürüm. Sonra hep onların yanında olabilmeyi dilerim Allah’tan. Yıllar öncesinde başlayan ve hâlâ daha devam eden bu hediyeleşmelerimizin gelecekte daha da sıkı olacak ilişkimize temel oluşturduğunu umarım. Bu yüzden aslında onlarla iletişimde ve ilişkide kalabilmenin vesilelerinden biri olarak görürüm hediyeleşmeyi. Sevgimizi birbirimize ifade edebilmenin en kolay ve bir o kadar da en anlamlı yollarından biridir bu aynı zamanda.
İşte bu satırları da bahsettiğim kişilerden böyle güzel hediyeler aldıktan sonra yazmaya başladım. Çünkü yazılmaya değer, okunmaya değer, saklanmaya değer görüyorum bu anı. Bu hediyelerden de bahsetmek, tam olarak neyi kastettiğimi anlatmak istiyorum. Küçük küçük boncukların dizili olduğu bileklikler, kağıtlardan yapılmış bir sürü güzel şekiller, renk cümbüşü olan resimler, çiçeklerin sıralanmasıyla ortaya çıkan taçlar, itina ile hazırlanmış mektup ve zarf, kitap ayraçları ve son olarak bazıları için sıradan olabilecek ama aslında harikulade bir hediye paketi olan poşet. Onların bana hediye ettikleri şimdiki ve geçmişteki onca güzel şeye karşılık ben de burada bana hissettirdikleri o eşsiz duygulardan bahsetmek istedim. Her ne kadar yüzlerine karşı sözlü olarak bu duygularımı ifade etsem de yazıya da dökmeyi, birçok kişinin gönlünde hediyeleşme arzusunu uyandırabilmeyi, biraz mutluluğumu biraz ise kıvancımı paylaşabilmeyi umuyorum.
Tek bir tane de olsa, boyut olarak minicik de olsa sevdiklerimize verdiğimiz her hediyenin ilişkimizi daha da sağlamlaştırdığına, anı heybemize kocaman anlamlar eklememize vesile olduğuna, gönül bağlarımızı daha sağlam yaptığına ve bu güzel davranışın yayılarak tüm etki alanımıza yayabileceğine inanıyorum.
Bu yüzden sevdiklerini mutlu etmek isteyen herkesin bu güçlü aracı doyasıya kullanabilmelerini, karşılıksız hediye vermenin veya karşılıksız hediye almanın mutluluğunu yaşayabilmelerini diliyorum.