Söğüt’te 400 çadır halkından kurulan Osmanlılar; kısa süre içerisinde devletten beyliğe uzanan bir süreç yaşayacaklardır. Fatih’in İstanbul’u fethetmesiyle beraber Devlet-i Aliyye, bir cihan imparatorluğu olacak ve 600 yılı aşan ömründe milyonlarca kilometrekareye hükmetmiş bir devlet olarak tarihe geçecektir. II. Viyana Bozgununu takiben yaşanan gelişmeler hızlı bir şekilde büyüyen Osmanlı Devleti’nin çöküş ve yıkılışını da bir hayli trajik hale getirecektir. Macaristan’dan çekilmeyle beraber Osmanlı, 18. yüzyıldan itibaren artık Türk yurdu olmuş topraklardan da hızlı bir şekilde sökülerek Anadolu’nun içine doğru seyir alan bir yolculuk ile karşı karşıya kalacaktır. Bu geri çekilişler yaşanırken Türk devletinin kahraman komutanları ise çoğunlukla şanlı zaferlere yakışır şekilde müdafaalar gerçekleştirmişlerdir.
Plevne Diriliş Ruhunun Muştusudur
Plevne, Osmanlı’nın daha kuruluş devrinden itibaren Müslüman Türk unsurun iskan edildiği bir şehirdir. 93 Harbi adı verilen Osmanlı-Rus savaşı çıktığı vakit, ilerleyen Rus askerlerine karşı bölgeyi savunmak Gazi Osman Paşa’ya düşer. Üç muharebe ve bir huruç hareketi olarak tarihe not düşülen savunmada Gazi Osman Paşa, emrindeki 33 bin askerle, 100 bini aşan Rus ordusuna karşı muazzam bir başarı gösterir. Bölge halkının tamamına yakınının Türk olduğu Plevne’de büyük bir direniş göstererek yapılan üç muharebeyi çok az bir kayıpla kazanır. İleri hücumun bir sonuç vermeyeceğini anlayan Ruslar, kaleyi tam bir çember içerisine alır. Erzak ve mühimmatın azaldığını gören Osman Paşa bir yarma harekatı gerçekleştirmeye karar verir. En önde olarak katıldığı bu harekat, arkasına bıraktığı birliğin zamanında ileriye atılmaması sonucunda başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Osman Paşa, ordunun daha fazla zayiat vermesini önlemek için teslim olur. Ruslar tarafından büyük bir saygı ve hayranlıkla karşılanır. Bu müdafaa kalıcı sonuçlar vermese de yeniden ayağa kalkmak için bir kıvılcım oluşturacaktır.