
Ebubekir Şimşek
BUYRUNUZ; Mimarlık fakültesi hocalarının ve bilhassa mimarlık tarihçilerinin öve öve bitiremediği, yerli ve yabancı turistlerin mutlaka önüne geçip ilginç pozlar verdiği Prag’taki Frank Gehry’nin Dans Eden Ev’i, Dancing House, 1990s.
Dans eden evin yerinde 1800’lerden kalma, Prag’ın kimlik ve rengine uygun Rönesans etkilerinde bir eski eser varmış. Çeşitli sebeplerle tahrip olmasından kaynaklı (2. Dünya savaşı sırasında diye iddia edilir) yapı virane durumda kalmış. Yapı sahibi işveren, modern ve aykırı bir yapı istemiş ve dönemin en iddialı ismi olan Frank Gehry’e bu talebini iletmiş. Post modernin, Dekonstrüktivizmin yılmaz bekçisi mimarımız işe koyulmuş. Ortaya bu yapı çıkmış. Mimarın tavrı malumunuzdur; Yapıyı Prag’ta, bir eski eserin yerine, hikayesi varmış gibi değil sanki uzayda bir yerlere bir şeyler yapıyormuş rahatlığıdır bu. Soyut sanatın böylesi ceketimi aday koysam kazanır rahatlığı gibi Gehry’de bir yapalım, hikayesi sonradan yazılır demiş olabilir. Meraklıları araştırdıklarında yapı ile alakalı, nehrin dalgasını yorumladığı iddia edilen cepheden tutun da, çatıdaki Medusa’ya kadar bir çok güzellemeler duyacaklardır.
Öğrenci iken ben de ödev olarak araştırmış, anlatmıştım bu metafor ve pazarlama harikası yapımızı. İlla ki yapının bir mimari karşılığı var. Ki bu sebeple de literatüre girmiş. Lakin ilahlaştırılacak, her derse konu edilecek, uğruna güzellemeler döşenecek bir tarafı da yok. 2 birim itibar görmesi gerekli iken 200 birim itibar görüyor olunca insan haliyle ifrit oluyor. Mimarın ismi, yapı kalitesinin önünde olunca işin rengi değişiyor ve bir modern soyut sanat muamelesi görüyor. Oysa ki yapı, otoritelerce övüldüğü kadar eleştiriliyor da; konumuna, dönemine, malzeme seçimine, dokudaki yerine, şehrin rengine, mekan kurgusuna, tekniklerine bakan her göz bunu görebilir.
Mevzu derindir; Mimarlık tarihi modernite ile bambaşka bir meseleye evrilmiştir. Dönemler arası hiyerarşik silsile yıkılmıştır. Modernite ilk ürünlerinde bu silsileyi destekler nitelikli ürünler vermiş, lakin zamanla göreceli, soyut ve niteliği tartışılır yeni ürünler dönemi başlamıştır. Ki bu üst başlıkta moderniteden başka bir tanım istiyor artık. Global, reel ve herkes tarafından kabul görecek şekilde. Bu mesele sadece yapı özelinde değil, müzik, resim, heykel, edebiyat gibi tüm sanat alanlarında geçerlidir.
Anadolu edebiyatı yaptığımız güzide günlerimizde; kadim, gelenek, kültür, ecdad güzellemesi yapan yurdum insana sormak lazım. Uzaklara gitmezden evvel, herhangi bir Anadolu şehri seçelim. Tokat olsun mesela. Ortalama bir yerli turistin; kültür ve sanat meraklısı yurdum insanının zihnine soralım. Tokat deyince akla ne geliyor. Yaklaşık bin yıllık bir Türk ve İslam şehri bütün kötü muamelelerimize rağmen kimlik ve medeniyet savaşına devam eden bir şehir geliyor mu. Türk mimarlık tarihinin cami, çeşme, medrese, han, bedesten, türbe, hamam, kale yapısı gibi bütün üretimlerini ihtiva eder mirasının tamamını görebileceğiniz sokaklara sahip bir sokak geliyor mu. Bunu bilemiyoruz mesela.
Prag şehir dokusu ne kadar kıymetli ise; Tokat da en az o kadar kıymetlidir. Prag’ta tarihi doku içerisinde inşa edilen bir yapı ne kadar mühim ise; Tokat’ta da yapılan bir yapı o kadar mühimdir, olmalıdır. Yani bir tekil yapı ile bir Türk şehrini kıyaslıyor değiliz. Algı yönetim harikası Avrupalıların bunu turizm pazarlama konusundaki mahirliklerine dikkat çekiyoruz. Bizler bilinçli kültür turisti olacak, nitelikli kültür bilinci yükleneceğiz. Yerli ve yabancı olarak gerçekleşecek turizm yolculuğumuz böylesi bilince eşlik edecek. Bunu biz başaracağız. Sezar’ın hakkını Prag’a verecek, Tokat’ın hakkını Dans Eden Ev’e vermeyeceğiz.
Yani bu yapıyı, Tokat’ta, yerel bir mimarlık ofisi tasarlamış olsa durum ne olurdu diyor konuyu kapatıyor ve yorumu sizlere bırakıyorum. Çoğumuz Dans Eden Evi biliriz ama Tokat’ın muazzam bir şehir dokusu olduğunu, tarihi abidelerle dolu bir açık hava müzesi olduğunu hem de bizim medeniyet tezahürümüzün ışıklarından doğduğunu bilmeyiz.
BUYRUNUZ; Metafor harikası yapımız, ürünü iyi satan Avrupamız ve topraklarından abideler fışkıran pazarlama fakiri vatanımız.