Gökhan Gökçek
Kahrolasıca füze Şeyh Ahmet Yasin’le beraber yanında bulunan iki dava arkadaşını şehit eder... Şerefli bir hayatın bu âlem için nihai noktası da şehadetle sonlanır. O ise tarihe “Ümmeti Ayağa Kaldıran Şehit” diye geçer. Ümmeti ayağa kaldıran şehit; kabrin nur, ruhun şad olsun.
had kökünden türeyen tevhid "birlemek" anlamına gelir. Tevhid kelimesi duyulunca insanların zihninde "kelime-i tehvid" (kurtuluş) anahtarı oluşur. Kelime-i tevhid; "Allah’tan başka tapılacak ilah olmadığını" ifade eden "La ilahe illallah" mânâsını taşır. Bu kelâmın bir üst noktası ise "kelime-i şehadet"tir. Şehadetin ilk anlamı "şahit"ten türeyen tanıklık etme, şahit olmadır. İkinci anlamı ise İslâm yolunda can vermek, şehit olmaktır. Ben de İslâm yolunda can veren, şehit olan birini anlatacağım. O şehidin adı, Şeyh Ahmet Yasin...
Ahmet Yasin, Filistin topraklarında yer alan Aşkelon şehrinin “El Cura” köyünde, 1938 yılında dünyaya gelir. Babası, o üç yaşındayken vefat eder. Filistin o dönemde İngiltere`nin mandasıdır (sömürgesidir). 1946 yılında BM`nin danışıklı dövüşüyle Filistin topraklarında İsrail Devleti kurulur. İşgal ile kurulan bu devletin ardından cereyan eden 1948 Arap-İsrail Savaşı`yla beraber binlerce yerli halk gibi Ahmet Yasinde mülteci durumuna düşer. Siyonist zulümden kurtulmak üzere “Curat Şams” bölgesine sığınır. İlköğretimini Gazze`de İmam Şafii okulunda tamamlar. Mezun olduğu yıl olan 1952 senesinde yüzme sporu sırasında kafasının üstüne düşer ve boyun kemiği kırılır. Omuriliği zedelenen Ahmet Yasin felç geçirir ve ayakları kıpırdamaz hâle gelir. Ahmet Yasin için yüce Allah`ın ayetlerinde dile getirdiği "dünyada kulunu imtihan etme" günü o andan itibaren daha çetin bir hâl alır. Kurtuluş yolunda ilerlemeyi, isyanla başlayıp inkâra varabilecek gaflet hâline tercih eder. Ortaöğretimini tamamladıktan sonra Filistin Lisesi`nden mezun olur. Mezuniyetinin ardından ilim adamlarından ders almaya başlayan Yasin, El Ezher Üniversitesi’ne kaydolur. Burada “Müslüman Kardeşler” adlı harekete katılır.
Mezuniyetinin ardından Gazze`ye döner ve öğretmenliğe ilk adımını atar. Öğretmenliğin yanında camilerde vaazlar da verir. İtidali sağlayan Ahmet Yasin`in azmi, dillerde dolaşmaya başlar. Sonunda Yasin, Gazze İslâm Enstitüsü`nün başına getirilir. Bu sırada evlenen Ahmet Yasin`in 11 çocuğu olur. “Müslüman Kardeşler”in Filistin`deki ekibi arasında da hızla yükselir. Nitekim 1987 İntifadası sırasında Abdülaziz El Rantisi ile “Müslüman Kardeşler”in Filistin kanadındaki fiziki mücadele ekibini kurar ve teşkilatın ruhani lideri olur. İntifada’nın ardından 18 Mayıs 1989 günü, Siyonist İsrailliler tarafından tutuklanır. Tutukluluğu sırasında birçok vahşi ötesi işkenceye maruz kalır. Uğradığı işkencelerin birini "dört gün süreyle tahta bir sandalyeye oturtuldum ve dört gün uyumam engellendi" diye anlatır. Daha sonra Ramallah Cezaevine nakledilir. Burada sekiz yıl süreyle tutuklu kalır. Filistinli mücahitler tarafından Ürdün topraklarında yakalanan iki Mossad (İsrail`in İstihbarat Örgütü) ajanı ile takas gündeme gelir ve bu takasla Ahmet Yasin serbest kalır. İşkence sırasında rahatsızlığı çoğalan Yasin Amman`da tedavi edildikten sonra Gazze`ye döner.
İsrail`in terör örgütü (!) üyelerini bombalama bahanesiyle attığı füzeler, Filistin topraklarında günden günde artmaya başlar. Tarih 6 Eylül 2003`ü gösterdiğinde yine bir İsrail saldırısında bir bina enkaza döner. O bina Ahmet Yasin`in bulunduğu binadır. Ama Ahmet Yasin ve ekibi bombalamadan kurtulmayı başarır. İsrailli yetkililerin daha sonraki açıklamaları "Evet, saldırının hedefi Yasin`di" olur.
Siyonist İsrail tarafından ölmesi gerekenler listesinde en başta yer alan Yasin, sabah namazını bereketlendirmek niyetiyle camiide kılmak istediğini söyler. Kelle koltukta günler geçiren Ahmet Yasin’in bu isteğine mücahit arkadaşları karşı çıkmalarına rağmen onu bu kararından çeviremezler. Nitekim camiinin yolu tutulur. Sağsalim camiiye ulaşılır ve namaz kılınır. Tehlikenin devam ettiği namaz çıkışında arkadaşlarıyla beraber eve dönmek üzere yola koyulur. Bu dönüş onun sahibine dönüşü olur. Bombalama ve suikastlerden kurtulan Ahmet Yasin, bir füzenin hedefi olur. Kahrolasıca füze Şeyh Ahmet Yasin’le beraber yanında bulunan iki dava arkadaşını şehit eder... Şerefli bir hayatın bu âlem için nihai noktası da şehadetle sonlanır. O ise tarihe “Ümmeti Ayağa Kaldıran Şehit” diye geçer. Ümmeti ayağa kaldıran şehit; kabrin nur, ruhun şad olsun.
İnna lillah ve inna ileyhi raciun!..