
Osmanlı Devleti’nden Türkiye Cumhuriyeti’ne kadar uzanan son 300 yıl boyunca Türk devleti daima savaşın içerisinde olmuş, Türk milleti evlatlarını şehadete uğurlamıştır. Son olarak Milli Mücadele’yle beraber savaş anlamında durgun bir dönem yaşayan Türk ordusuna, Lozan’dan sonra ilk vazife Kore’de düşer. Kuzey ve Güney Kore’de sınır ve hakimiyet merkezli olmak üzere ABD ile Çin’in vekalet savaşını yürüttüğü bir mücadele, 1950’lerde hat safhaya ulaşır. Alınan karar gereği –resmi rakamlara göre- ilk olarak 5090 kişilik Tugayla, Tuğgeneral Tahsin Yazıcı komutanlığında, Türk devleti de dahil olur. Üç yıl sürecek savaş boyunca 24882 Türk askeri bu savaşta çarpışır. Denizyoluyla 25 Eylül’de yola çıkan gemi 16 Ekim’de Kore’ye ulaşır. Türk ordusu 28 Kasım’da ise Kunuri Muharebesi adı verilen hayatiyet derecesindeki bir cephe savaşına katılır.
Son Er Son Kurşun
Kunuri Muharebesi’nde Türk ordusu, Çin 114. Tümeni tarafından çepeçevre sarılır. Amerikan ordusu da bölgeden geri çekilmektedir. Türk ordusu burada Çin ordusunu yavaşlatmakla görevlendirilir. Ancak Tahsin Paşa’nın son er ve son kurşuna kadar mücadele emri vermesiyle beraber muazzam bir dirayet gösterilerek Çin ordusunun kuşatması yarılır. Bu haber her yerde gündem olur. Türk ordusu Sunchon Boğazını da bu muharebe ile muhafaza ederek BM ordusunun imhasının önüne geçer. Moskova radyosu Amerikalılara ithafen “Bu defa sizi Türkler kurtardı” şeklinde anons geçer. İngiliz General Martin ise Türklerin dirayet ve başarılarını şöyle dile getirir: “Türkler 10’a karşı 1’le aslanlar gibi savaştılar. Türkler uzun süre bu şekilde düşmanla çarpışırken ve ölürken İngiliz ve Amerikalılar geri çekiliyorlardı. Mermisi kalmayan Türk askeri süngüyle, yumrukla büyük bir zafer kazandı.”