
Bir vefat haberi aldığımızda bin yerimizden inciniriz. Bir vefat yanı başımızda yaşandığında, hayatın bitişine şahit olduğumuz o anda; onca ses ve bakışın arasında az önce bahsettiğim bin incinmiş yerimiz belki de on bin yaşayan incinmişlik olur. Hüzün dirilir, acı dirilir, çaresizlik dirilir. En çok bakışlar dirilir. O donuk ama korku dolu “haydi bana bir şey söyle de dinginleşeyim” bakışları.
Peki neden? Bir vefat haberi/hadisesi bitişin en gerçekçi filmi gibidir. Fakat bitişleri izlemekten bu kadar incinen bir insan sonbaharı hayretle ve muhabbetle izleyebilir. Sonbaharla birlikte tüm hüzünlü yanlarını tedavi edebilir. Kaç ağaç ve kaç yaprak varsa, üzerlerinde kaç renk, kaç tona ayrılıyorsa; o kadar ümit vardır insan için, o kadar hayret vardır, o kadar aşk vardır. Bütün bir mevsimin ölümünü izlerken, kendisini diriltebilir insan. Çünkü inanır; bu sonbahar, son bahar değildir.
Ya da gün batımı; lacivertin, pembenin, morun, turuncunun, mavinin, kırmızının adını koyamadığım tüm renk tonlarının en güzel geçişini yakalayabilmek için günlerce, saniye saniye izlenebilir. Her gün düzenli şekilde biten bir şey nasıl böyle sanatlı olabilir ve insan bundan nasıl böyle büyük keyif duyabilir? Çünkü insan inanır bu gün batımı, batan son gün değildir.
İnsan başını kaldırıp baktıkça ve tabii azıcık seyre daldıkça anlar; bitiş aslında muhteşem bir şeydir. Ve her bitenin yeri muhakkak güzelleşir. Son baharı üşüyorum diye evde geçiren, gün batımında manzaraya arkasını dönen insan, sanatı kaçırır. Bitişin sanatını. Bitişi sevmediğinden başlangıçları keşfedemez. Ve düşman olur biten her şeye, korkar, incinir. Bir vefat haberi aldığında, sevdiği paltosu solduğunda, kalemi kırıldığında, hedefi yıkıldığında…
İnsan işte bitmesin ister, Allah ise biteni güzel yaratır. Bitenin ardına bitmeyeni sığdırır.
Şuan verdiğimiz, bitmiş nefesimizin yerine yeni ve taptaze bir nefes alalım. Biten her şeyle barışalım. Bitişteki sanatı temaşa edelim, inanalım bu bitiş bir son değildir. İnanarak içimize doğru haykıralım, bitenin yeri muhakkak güzelleşir. Ve bitmeyene doğru yolculuğa çıkalım.